Çok iyi bir eğitim görmedim, ama büyük işler başaracak yetenekte olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا لست متعلمة, لكن أعتقد أنني قادرة على فعل أشياء عظيمة |
Kaderlerinde büyük işler başarmak olduğuna inanıyorlar, çoğunuz gibi. | Open Subtitles | يعتقدون أنه مقدر لهم أن يبلغوا أشياء عظيمة مثل العديد منكم |
Vinod Khosla, harika işler yapan ve ilginç olasılıkları olan şirketlere yatırım yapıyor ve ben de buna destek olacağım. | TED | يستثمر فينود خوسلا في العديد من الشركات التي تفعل أشياء عظيمة ولديهم فرص مثيرة، وأنا أحاول دعم ذلك. |
Senden çok şeyler bekliyorum genç adam. çok şey. | Open Subtitles | أتوقع منك أشياء عظيمة أيها الشاب , أشياء عظيمة |
Burada durup bu hikâyeyi anlatmam, hepimizin istekle, tutkuyla, katışıksız inatla, vazgeçmeyi reddetmekle, Büyük şeyler başarabileceğine, Sting'in söylediği gibi eğer bir şeyi yeterince çok hayal edersen mutlaka olacağına dair bir kanıt. | TED | أن وقوفي هنا ورواية هذه القصة يعتبر دليلا على قدرتنا لتحقيق أشياء عظيمة بالطموح والشغف. بالإصرار التام، برفض الاستسلام، إذا كنت تحلم بشيء بقوة كافية، مثل ماقال ستينق، يمكن لهذه الأحلام أن تتحقق. |
Onunla yapılacak çok güzel şeyler var, ve ben bunu mahvetmeyeceğim. | Open Subtitles | لقد حصلت على أشياء عظيمة معها، ولن أدمّرها. |
Bu şehrin halkı için müthiş şeyler inşa etmeme yardım edecek biri. | Open Subtitles | سيساعدني في بناء أشياء عظيمة من أجل شعب هذه المدينة |
Bu bebeğin de organları tüm ülkeye yayılacak ve harika şeyler yapacak. | Open Subtitles | .. هذا الطفل أعضاءه ستذهب في جميع أنحاء الدولة وفعل أشياء عظيمة |
Aklımda seni hep büyük işler yapacak biri olarak hayal etmişimdir | Open Subtitles | لطالما أتخيلك بأنك مُقّدر لعمل أشياء عظيمة |
büyük işler başarmak istersen onu da yapabilirsin. | Open Subtitles | تريد أن تنجز أشياء عظيمة يمكنك فعل هذا أيضا |
Ama senin çok daha büyük işler başarmana yardım edebilirim | Open Subtitles | ولكني أستطيع مساعدتكُ في فعل أشياء عظيمة |
Hey, birlikte harika işler yapacağız, sen ve ben. Lauren... Bu konuda hiç yalan söylemedim. | Open Subtitles | سنفعل أشياء عظيمة سوية ، أنا و انت لورين لم أكذب عليك أبدا بهذا الشأن |
Bu arada, bu yıl harika işler başardın. | Open Subtitles | وبالمناسبة لقد أنجزت أشياء عظيمة هذا العام |
Evet, harika işler başarmak için yardımcılarının olması gerekir. | Open Subtitles | -اممم . نعم، المساعدين يفعلون أشياء عظيمة. |
Senden çok şeyler bekliyorum genç adam. çok şey. | Open Subtitles | أتوقع منك أشياء عظيمة أيها الشاب , أشياء عظيمة |
Bu sıradan bir resim işi değil Bay Holbein, pek çok şey buna bağlı. | Open Subtitles | هذه اللوحة ليست عادية ياسيد هولباين هنالك أشياء عظيمة معلقة عليها |
Bak, şimdiye dek işe aldığımız en genç kişisin ve kaderinde Büyük şeyler başarmak olduğundan şüphem yok. | Open Subtitles | أنظر، أنت أصغر مجند لدي ولا أشك قط أنه مقدر لك أن تفعل أشياء عظيمة |
Galiba ailem benden çok Büyük şeyler bekledi. | Open Subtitles | إظن إن والدي توقعوا أشياء عظيمة مني |
Hayatında güzel şeyler yaptığına eminim. | Open Subtitles | كنت واثقا من انه سيفعل أشياء عظيمة في حياته |
İçinden güzel şeyler çıkan küçük paketlerdenim ben. | Open Subtitles | أنا العبّوة الصغيرة التي تحوي أشياء عظيمة. |
müthiş şeyler başarmak için gidiyorsun. | Open Subtitles | أنتي على وشك تحقيق أشياء عظيمة |
harika şeyler yapabiliriz, bir daha yapmak çok keyifli olurdu. | Open Subtitles | بإمكاننا إنجاز أشياء عظيمة هناك. ألن سيكون الأمر ممتعاً إنْ فعلناها مرة أخرى ؟ |
- Hakkınızda iyi şeyler duydum. | Open Subtitles | سمعت أشياء عظيمة عنك، سّيد كفندش. |
- Art arda iki mükemmel şey! | Open Subtitles | - اثنان من أشياء عظيمة في صف واحد. |
Bize doğru muazzam şeyler yaklaşıyor, Alec. | Open Subtitles | هناك أشياء عظيمة في طريقها إلينا يا أليك |
Onun özel el yapimi kiyafetlerini çok övüyorlar bu arada ve sana bir Yalniz intikam kostümü diktigini itiraf etti. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أشياء عظيمة عن عادته في صنع القمصان. ولكنّه إعترف أيضاً بتخييط زي "المُنتقم الوحيد" لأجلك. |