Eğer işini kaybetmeyi ve kodese girmeyi planlıyorsan böyle şeyler almazsın. | Open Subtitles | لن تشتري أشياء كهذه إن كنت تُخطّط لفقدان عملك ودخول السّجن |
Çıkıp da insanlara böyle şeyler söyleyemezsin, her ne kadar onları sevmesen de. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تقولي أشياء كهذه علي الناس مهما كان مدي كرهك لهم |
Bilirsin, eğer böyle şeyler söylemeye devam edersen insanlar umursadığını düşünecekler. | Open Subtitles | لو استمررت بقول أشياء كهذه سيظن الناس أنك تهتم لأمري فعلاً |
Yani olduğun yerde kal pislik torbası. Böyle şeyleri yazamazsınız. | Open Subtitles | أقصد، تجمد يا كيس القاذورات لا يمكنك كتابة أشياء كهذه |
Diğerlerinde, et, patates, bira ve sebze gibi şeyler var. | Open Subtitles | الأخرى بها لحم ، طماطم بيرة ، خضروات ، أشياء كهذه |
Nasır olmuş. böyle şeyler gözümden kaçmaz. | Open Subtitles | هذا ما يجعلهما يلمعان ألاحظ أشياء كهذه معظم الوقت |
Nasır olmuş. böyle şeyler gözümden kaçmaz. | Open Subtitles | هذا ما يجعلهما يلمعان ألاحظ أشياء كهذه معظم الوقت |
Bir daha bana böyle şeyler söylerseniz sizi öldüreceğim. | Open Subtitles | أنا سَأَقْتلُك في المرة القادمة إقتربتَني أَقُولُ أشياء كهذه. |
böyle şeyler yüzünden okul topu dikecek. Adamlara günah keçisi lazım. | Open Subtitles | مدارس تنهار بسبب أشياء كهذه يحتاجون لكبش فداء |
böyle şeyler duyduğum zaman... konsantrasyonumu kaybetmeye başlıyorum. | Open Subtitles | عندما أسمع أشياء كهذه . . أبدأ خسران تركيزي. |
İnsanların böyle şeyler söylemeye hakkı var mı? | Open Subtitles | أقصد هل يستطيع شخص ما أن يقول أشياء كهذه |
Yani bazen böyle şeyler her şeyi daha net görmeni sağlar. | Open Subtitles | في بعض الأحيان فإن أشياء كهذه تجعل الأمور أكثر وضوحاً |
Ben böyle şeyler söylüyorum, sense dönüp kaçmamak için kendinle mücadele ediyorsun. | Open Subtitles | , اقول أشياء كهذه و أنتِ تقاتلين نفسكِ في الهرب من الجهة الأخرى |
böyle şeyler söylüyorsun ama gerçekten bu konuda ciddi misin? | Open Subtitles | أنت تحب أن تقول أشياء كهذه لكن هل هذا فعلاً صحيح؟ |
Böyle şeyleri yüksek sesle söyleme! Fark etmemiş gibi yapmalısın. | Open Subtitles | لم يكن عليكِ أن تقولي أشياء كهذه فقط تظاهري بأنكِ لم تلاحظي. |
Böyle şeyleri söylemeniz gerektiği için mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تقول أشياء كهذه لأنه من المفترض منك أن تقولها؟ |
Evet efendim. Görünüşe göre bizimki bazı seksüel önerilerde bulunmuş, bunun gibi şeyler işte. | Open Subtitles | نعم سيدى, على ما يبدو أنه قام ببعض الأقتراحات الجنسية, أشياء كهذه |
Hiç kimse bacağını kırmadı mı? öyle şeyler nadirdir, ama insanlarım çabuk iyileşirler. | Open Subtitles | أشياء كهذه نادرة لدينا لكن قومى يشفون بسرعة هائلة |
Beraber atletizm izler, beyzbola gider, bu tür şeyler yapardık. | Open Subtitles | تحب الذهاب لحلبة السباق، و مباريات البيسبول أشياء كهذه |
Bu gibi şeyleri yapmamam için benimle konuşması gerekiyordu. | Open Subtitles | من المُفترض أن يقنعني بأن أقلع عن ارتكاب أشياء كهذه |
2050 yılında gezegendeki 10 milyar insan Böyle bir yerde yaşamayı, Böyle şeylere sahip olmayı, böyle şeyler yapmayı, böyle gelişen bir ekonomiyi isteyecekler, düzensizliğe sebep olan bunun gibi şeyleri farketmeksizin, ve bu, ve bu gibi. | TED | فالعشر بلايين القاطنون على كوكبنا عام 2050 سيريدون السكن في أماكن كهذه وان يمتلكوا كتلك وإمكانية ذلك في الاقتصاديات التي تنمو هكذا .. دون الإدراك على أن الانتروبيا ستعمل على توليد أشياء كهذه وهذه .. وهذه وهذه |
Böyle bir durumda ön yargıyı bir tarafa atmak çok zordur. | Open Subtitles | من الصعب دائماً إبقاء التحيز الشخصي بعيداً في أشياء كهذه. |
Bu tarz şeyler pişirdiğimde Julia yanımdaymış gibi hissediyorum bir öğretmen edasıyla. | Open Subtitles | لديك حس جوليا عندما تصنعين أشياء كهذه كـ معلمة و كـ صوت |
- Ben olsam endişelenmezdim. Devamlı bu tür şeyleri uydurur ve çok ender haklı çıkar. | Open Subtitles | أنا لا أقلق بخصوص هذا الشأن دائماً ما تخترع أشياء كهذه |
Evet. Bunu anımsadım. Daha önce birçok kez buna benzer şeyler söylendi. | Open Subtitles | أجل، إنّي أدرك ذلك، فقد قيل لي أشياء كهذه كثيراً من قبل. |