Yani diyorsun ki bu adam... sen ona izin verdikten sonra seninle belli şeyler yaptı ve... herhangi bir finansal karşılıkta bulunmayı reddetti öyle mi? | Open Subtitles | الأن أنت تقولين أن هذا الرجل بعد أن سمحت له أن يفعل أشياء معينة معك رفض أن يظهر أي تقدير مادي |
İnsan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle endişelenip yapmama izin vermedikleri belli şeyler var. | Open Subtitles | هناك أشياء معينة ليس مسموح لي أن أقوم بها لأنها تعتبر خرقاً للحقوق الإنسانية |
Eğer Pam'e söylemeden bazı şeyleri yapmasaydım o gidip Roy ile evlenirdi. | Open Subtitles | إذا لم أفعل أشياء معينة بدون إخبار بام ربما تزوجت من روي |
Bu, insanları bazı şeyleri yapmayı ya da yapmamayı zorunlu kılmak için kanun ve bürokrasi kullanımıdır. | TED | هذا هو استخدام القانون والروتين لتجبر الناس على فعل أو عدم فعل أشياء معينة. |
Şehirler hakkında düşünürken insanların aklına belirli şeyler gelir. | TED | عندما يفكر الناس في المدن فإنهم يميلون إلى التفكير في أشياء معينة. |
Şimdi çılgınca olan şey basın şirketlerinin eğer belirli bir kategoriye giriyorsanız farklı yönlerden tahmin edilebilir olduğunuza inanması. Kesin bir damak tadınız var belirli şeylerden hoşlanıyorsunuz. | TED | الشئ الغريب أو المجنون الأن أن شركات الإعلام تعتقد أنه إذا كنت تقع ضمن فئة سكانية معينة فأنه يمكن التبنؤ بك عبر بعض الطرق المعينة. لديك ذوق معين، وتحب أشياء معينة. |
Gayet mantıklı, biliyorsun olgun erkeklerin kesin şeyler beklemesi yani. | Open Subtitles | اظن ان هذا منطقي, تعلمين الأشخاص الكبار يتوقعون أشياء معينة -حقاً؟ |
Kontrolünüz dışında gelişen belli başlı şeyler var, bayım. | Open Subtitles | هناك أشياء معينة لا يمكنك السيطرة عليها سيدي |
Zamanın başlangıcından bu yana, her zaman bulacağınız belli şeyler vardır. | Open Subtitles | منذالأزل وحتى اليوم هناك أشياء معينة ستجدوها دائماً والآن ... |
Zamanın başlangıcından bu yana, her zaman bulacağınız belli şeyler vardır. | Open Subtitles | منذالأزل وحتى اليوم هناك أشياء معينة ستجدوها دائماً والآن ... |
Bizim yaşımızda işe yaramayan belli şeyler var. | Open Subtitles | هناك أشياء معينة في عصرنا, لا تصلح لنا. |
belli şeyler kanımda var. | Open Subtitles | أشياء معينة تجري في دمي |
bazı şeyleri yapmamı istemiyordu. Ben ise para için o şeyleri yapmak zorundaydım. | Open Subtitles | ،إنها لا تريدني أن أفعل أشياء معينة .و أنا يجب عليّ فعلها من أجل المال |
Anne olmak için bazı şeyleri bırakıyorsun. | Open Subtitles | حسنًا , تتخلى عن أشياء معينة لِتُصبِحَ أمًّا. |
bazı şeyleri daha zor ve daha kolay yapıyoruz. | TED | نجعل عمل أشياء معينة أصعب أو أسهل . |
Al ile olan bu 16 senelik evlilik maceramda öğrendiğim şu ki, bazı şeyleri istemeyeceksin. | Open Subtitles | (خلال الـ 16 عاماً من زواجي بـ (آل قد تعلمت أن هناك أشياء معينة لا يجب أن أطلبها أبداً |
Kim olduğumla ilgili belirli şeyler var. | Open Subtitles | تعلمين, هناك أشياء معينة... حول من أكون... |
Kim olduğumla ilgili belirli şeyler var. | Open Subtitles | تعلمين, هناك أشياء معينة... حول من أكون... |
Ama bence kadınlar gerçekten -- ironik bir şekilde -- piliç vuruşu gibi ucuz tür kategorileri ve belirli nüfus gruplarının belirli şeylerden hoşlandığını Hispaniklerin berlirli şeyleri sevdiği gençlerin belirli şeyleri sevdiği gibi varsayan diğer bütün tür kategorilerinin kalbine bir kazık saplamaktan sorumlu olacaklar. | TED | ولكني أعتقد أن المرأة في طريقها فعلا لتكون -- بما فيه الكفاية من المفارقات -- المسئولة عن قيادة الحصة من خلال قلب الفئات النوعية مثل الأفلام النسائية وجميع هذه الفئات النوعية الأخرى التي تفترض أن المجموعات السكانية المعينة تحب أشياء معينة، بأن اللاتينين يحبوا أشياء معينة، وان الشباب يحبوا أشياء معينة. |
Eğer burada yaşayacaksanız nasıl yapılacağını bilmeniz gereken kesin şeyler var. | Open Subtitles | إذا كنت تسير على العيش هنا، هناك أشياء معينة أنك ذاهب إلى... يجب أن تعرف كيفية القيام به. |
Max, cinsel ilişkiye girdiğin kişi hakkında bilmen gerek belli başlı şeyler vardır. | Open Subtitles | (ماكس), هناك أشياء معينة يجب أن نعرفها عن الشخص الذي نقوم معه بالإتصال الجنسي |