Efendim, üzgünüm, ama ben bunun içine daldıkça, Teal'c'i bir daha asla geri alamayacağımız konusunda daha da endişeleniyorum. | Open Subtitles | سيدي, أنا آسفة لكني أمر بأكثر من ذلك أصبح أكثر قلقا عندما أفكر أننا قد لا نستطيع إرجاع تيلك |
Leoch'ta senin yerini alan şifacı son haftalarda daha da nemrut görünüyordu. | Open Subtitles | المعالج الذي أخذ مكانك في ليوخ أصبح أكثر عناداً في الأسابيع المنصرمة |
Son zamanlarda daha da karmaşıklaşan şeyse sağlıklı olduğu düşünülen yiyeceklerin sanıldığı kadar sağlıklı olmaması ve yiyecek sistemimize olan güveni kaybetmeye başlamamız. | TED | والذي أصبح أكثر إزعاجًا مؤخرًا هو أن الأغذية الصحية لا تكون هكذا دائمًا، وبدأنا في فقدان الثقة في نظامنا الغذائي. |
Tamam, bir şey daha, eğer daha da tuhaflaşırsam. | TED | طيب، شيء آخر، إن كان ممكنا أن أصبح أكثر غرابة. |
Görünüşe göre Paris'te ekmek kıtlığı gitgide artıyormuş. | Open Subtitles | يبدو أن الحصول على الخبز أصبح أكثر ندرة في باريس |
Her geçen dakika daha da kötü oluyor. Bir dahaki sefere bizi parçalayacak. | Open Subtitles | لقد أصبح أكثر دقه سوف يمزقنا إلى قطع المره القادمه |
Hileleri geçen seneye göre daha da fazlaydı efendim. | Open Subtitles | خداعهم أصبح أكثر من السنة الماضية يا سيدي. |
Ertesi hafta daha da azmış, üstelik bu sefer 10 değil, 20 papeli varmış. | Open Subtitles | وفي الأسبوع التالي ، أصبح أكثر إثارة هذه المرة كان معه 20 دولاراً بدلاً من 10 |
Ve her kulaç darbesiyle beraber havuz daha da kırmızılaştı ta ki sonunda açık kırmızı olana dek. | Open Subtitles | ومع كل ضربة على المياه في حوض السباحة أصبح أكثر احمرارا واحمرارا حتى أصبحت شديد الأحمرار في النهاية. |
Bunu söylediğime inanamıyorum ama babamla daha da yakınlaştık gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أنا غير مصدق أنى قلت هذا لكن أعتقد يأنه يجب أن أكون أكثر فعاليه بأن أصبح أكثر قرباً لأبى |
Nefes almanın sorun olmadığını keşfettiğimde öpüşmek daha da güzelleşti. | Open Subtitles | التقبيل أصبح أكثر متعة عندما أكتشفت أنه لا توجد مشكله فى أن أتنفس |
İşler yoğundu. Ve daha da yoğunlaşmak üzere. | Open Subtitles | كنت مشغولاً فى العمل حان الوقت كى أصبح أكثر انشغالاً |
Şuuru açık ve sözlü iletişim kurabiliyor, ama gitgide daha da saldırganlaşıyor. | Open Subtitles | هو واضح، ويمكن أن التواصل لفظيا، لكنه أصبح أكثر عنفا. |
Gittikçe daha da zeki oldu ve kendi otobüs biletlerini basmaya başladı. | Open Subtitles | بعدها أصبح أكثر ذكاءاً وبدء بتزوير بطاقة دخول للباصات العامة |
Haftalar aylara dönüştü ve durum daha da kötüleşti. | Open Subtitles | لكن الأسابيع أصبحت شهوراً والوضع أصبح أكثر كآبة |
Ama senin çok karmaşık bir yaratık olduğun gün geçtikçe daha da belli oluyor. | Open Subtitles | لكنه أصبح أكثر وأكثر وضوحاً انك مخلوق معقد جدا |
2010 Mayıs'ından itibaren belki daha da fazlası...? | Open Subtitles | وبعد مايو من عام 2010 ربما أصبح أكثر من هذا؟ |
Bu düğün, planladığımdan daha da kötü bir hâl alıyor. | Open Subtitles | هذا الزفاف أصبح أكثر صداعا مما كنت قد خططت |