Silah sesleri duyulmaya devam ederken kısa sürede kalabalığın sloganları bu sesleri bastırmaya başladı, ve duyduklarıma inanamadım. | TED | لذلك عندما بدأ يتواني صدى الطلقات النارية، بدأ بعدها يظهر هتاف الشعب، لم أصدق ما كنت أسمعه. |
O kadar sessizce ve esrarengiz bir şekilde suyun üzerine çıkıp sonra tekrar battı ki gözlerime inanamadım. | Open Subtitles | خرجت ورجعت بغموض وهدوء لم أصدق ما رأته عيني |
Duyunca inanamadım. Kendim görmek zorundaydım. | Open Subtitles | لم أصدق ما سمعته كان يجب أن آتي لأرى بنفسي |
Rynn, babanla ilgili söylediklerine inanmıyorum. | Open Subtitles | رين .. أنا لا أصدق ما تخبرينى به عن والدك |
Buna inanmıyorum. Bunun için çok uğraşmıştım. | Open Subtitles | أنا فقط, لا أصدق ما يحصُل لقد عملتُ جاهِدة من أجل إنجاح هذا |
Ben yaptığım şeye inanamıyorum. Bu hâle nasıl geldim, inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق ماذا فعلت لا أصدق ما الذي أصبحت عليه |
Gözlerime inanamıyorum, Bob! | Open Subtitles | "أنا لا أصدق ما أشاهدة يا "بوب |
Bugün stüdyoda olanlardan sonra kendime inanamadım. | Open Subtitles | لم أصدق ما آلت إليه الأمور اليوم في الأستوديو |
Bu derece başarılı ve eğlenceli bir senaryo olmasına inanamadım. | Open Subtitles | أعني، لم أستطع أن أصدق ما ل قطعة بارعة ومتعة الكتابة كان عليه. |
Derken, onu yolun kenarında görünce, gözlerime inanamadım. | Open Subtitles | حين ذلك رأيتها على الطريق ثم.. لم أصدق ما رأتهُ عيني |
Bir arkadaş bana beta-bloker verdi ve inanamadım. | Open Subtitles | "صديق لي أعطاني مثبطات "بيتا ولم أصدق ما حصل |
Sonra olanlara inanamadım. | Open Subtitles | بعد ذلك، لم أصدق ما حدث |
Sonra olanlara inanamadım. | Open Subtitles | بعد ذلك، لم أصدق ما حدث |
Ama olanlara inanamadım. | Open Subtitles | أنا لم أصدق ما حصل |
İnanamadım. | Open Subtitles | لم أصدق ما رأيته |
Söylediklerine hiç inanamadım. | Open Subtitles | لم أصدق ما قد قلته |
Senatör'ün gönülsüz kahramanlık gösterişine inanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أصدق ما قاله النائب عن بطولته المزعومة |
Bilmeni isterim ki senin hakkında söylenenlere inanmıyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تعلمي أني لا أصدق ما يقولونه عنك |
Seni buldum çünkü sadece bu şeyleri gördüğüne inanmıyorum aynı zamanda bir sebep için gördüğüne inanıyorum. | Open Subtitles | كنت أتبعك لأنني لست فقط أصدق ما رأيت ولكني متأكده أنكِ رأيتها لسبب |
Çok nazik yaklaştı. Yapmak üzere olduğum şeye inanamıyorum. | Open Subtitles | كان لطيفاً جداً حيال الأمر لا أصدق ما كنت على وشك فعله |
Ona ''Plastik torbalı Bali'' konuşmasını yaptık ve çok iyi bir insan olduğundan şöyle dedi: (adamın sesini taklit ederek) ''Söyleyeceğim şeye inanamıyorum ama size gümrük ve göçmenlik biriminde imza toplamanız için yetki vereceğim. | TED | وألقينا عليه خطاب "بالي، جزيرة الأكياس البلاستيكية"، وكونه في غاية اللطف. قال، [تقليد صوت الرجل] لا أصدق ما أنا على وشك أن أقول، ولكن سأعطي الإذن بالسماح لكم بجمع التواقيع من خلف مكاتب الهجرة والجمارك. |
- Hepsini siz mi buldunuz? - Gözlerime inanamıyorum. | Open Subtitles | لم أصدق ما فعلته الخنازير |
Gözlerime inanamıyorum! | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق ما أراه |