Eğer yaparsanız, bunun hakkında samimi olun. | TED | وإذا فعلت ذلك، كن أصيلاً حيالها. |
Hayır, bu samimi bir öfkeydi. | Open Subtitles | لا، لا، لقد كانَ ذلكَ غضباً أصيلاً |
Gayet samimi duruyordu. | Open Subtitles | يبدو ، يبدو أصيلاً |
safkan bir atı ilk görüşte anlarım. | Open Subtitles | لذا فأنا أعرف أذا كان الحصان أصيلاً عندما أري أحدها |
At yarışına bayılırım. Eskiden hep yarış alanına inerdim. Övünmek gibi olmasın ama safkan bir atım var. | Open Subtitles | أحبّ سباقات الأحصنة، اعتدت الذّهاب للمضمار طوال الوقــت، ولا للتّباهي، لكنّني أمتلك حصانًا أصيلاً. |
- Hep bir safkan olmuşumdur. - Ben temiz yoldan iyileştim. | Open Subtitles | ـ كان دوماً جواداً أصيلاً ـ لقد نظّفت صورتي |
Neredeyse samimi bir pişmanlık seziyorum. | Open Subtitles | -يكاد يكون هذا (ندماً أصيلاً ). |
Sen de tam aradığı safkan yarış atıydın. | Open Subtitles | وكنت من سلالة عريقة. حصاناً أصيلاً. |
Amerika'yı hecelediğinde... Adı Dennis Smith'ti ve safkan bir Cherokee yerlisiydi. ...özgürlüğü hecelersin. | Open Subtitles | عندما تتهجّى (أ.م.ر.ي.ك.ا) أنت تتهجّى الحريّة - كان اسمه (دينيس سميث), وكان هنديّاً أحمر أصيلاً - |