Ben de fırınımızla ilgili bir haber yapmaya geldiğinizi sanıyordum. | Open Subtitles | وأنا أظن أنكِ هنا كي تكتبي تقريراً عن مخبزنا |
- Hayır, senin tanıdığını sanıyordum. Farkında mısın, annem yaşlandıkça, edindiği arkadaşları gençleşiyor. | Open Subtitles | لا، كنتُ أظن أنكِ تعرفينه ألاحظتِ أن كلما كبرت أمي |
Kazık atmak konusunda bayağı beceriklisin tatlım. Buna inanacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | أظن أنكِ تبالغين يا عزيزتي لست متأكد أن بستطاعتي تصديقك |
Ayrıca sırf hayat berbat şeylerle dolu olduğu için buraya gelip viskimi paylaştığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لم أظن أنكِ هنا تحصلين علي الويسكي لأن الحياة مشمشية اللون |
Scarlett, bence bir ağlama krizinin eşiğindesin. | Open Subtitles | أتعلمين يا سكارليت، أظن أنكِ على وشك الإنتحار بالبكاء |
Bazı eskizlerini orada unutmuşsun galiba. | Open Subtitles | تعلمين؟ أظن أنكِ تركتي بعضاً من رسوماتك. |
Ama, Sanırım sen çok yeteneklisin, ve iyi olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | حسناً، أظن أنكِ موهوبة جداً أعتقد أنكِ ستكونين على ما يرام |
Sende bir şeyler büyük görünüyor. Ama yine de oldukça genç olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | تبدين وكأنك كبيرة, ولكني مازلت أظن أنكِ أصغر |
Hayır, hayır, düşünmüyorum. bence çok sevimlisin. | Open Subtitles | لا لا , لا أعتقد ذلك , أظن أنكِ فاتنة |
Bütün bu sorunlar varken uyuyabileceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | مع كل تلك المتاعب أظن أنكِ لم تستطيعين النوم |
Bu tarz içki âlemi yapmayı çok önce bıraktığını sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أظن أنكِ عزفتي عن هذا المجال وهو تجرّعك للخمر بتلك الغزارة لكن ليس بعدما رأيتك الآن |
- Kimya çalışacaksınız sanıyordum. | Open Subtitles | ـ كنت أظن أنكِ فى حصة الكيمياء ؟ |
Oh, ama... ben onun arka tarafta oturduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لكن... أظن أنكِ قلتي أنه كان في مؤخرة الطائرة |
Oh, ama... ben onun arka tarafta oturduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | لكن... أظن أنكِ قلتي أنه كان في مؤخرة الطائرة |
Dün geceden sonra benimle üç saat arabada oturmak isteyeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | حقا؟ بعد ليلة أمس , لم أظن أنكِ ستكوني متحمسة جدًا بالجلوس بجانبي في السيارة لثلاث ساعات |
Korkutmak istemem ama fazla uzağa gidebileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | , لا أقصد أن أكون فظاً لكن لا أظن أنكِ ستبتعدين كثيراً |
Eğer ölürse, ve bu olduğunda sen burada oturoyu olursan, senin budan geri dönebileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | ولوماتت, وأنتِجالسةهنا عندمايحدث هذا, لا أظن أنكِ ستتعالجين من وقع هذا |
Bak, cesaretini yitirme. bence çok iyi yazıyorsun. | Open Subtitles | انظري، لا تفقدي حماسك أظن أنكِ تكتبين على نحو ممتاز |
- Evet, kaydettim. Ama bence bu bir kaza değildi. bence lastiğinize ateş ettiler. | Open Subtitles | ماعدا ذلك لا أظن أنكِ تعرضتي لِحادث أعتقد أن الأطار تعرض إلى إطلاق نار |
Çok iyi yaptın. Daha önce laboratuvarımı görmemiştin galiba. | Open Subtitles | يالها من مفاجأة لطيفة، لا أظن أنكِ رأيتي معملي من قبل |
Sanırım sen yeni Nazi olabilirsin. | Open Subtitles | أظن أنكِ ستكونين النازية الجديدة |
Evet beni duydun ve bunda iyi olduğunu düşünüyorum eğer kutu yemeyş 5 dakika için bırakırsan. | Open Subtitles | أجل سمعتيني، وتعرفي ماذا أظن أنكِ ربما جيدة جداً عندما لو توقفتي عن أكل اللكم لخمس دقائق |
Annene bir şey yaptığını düşünmüyorum ama somut kanıtları da göz ardı edemezler. | Open Subtitles | لا أظن أنكِ فعلتِ شيئًا لوالدتك... لكن المرء لا يمكنه تجاهل أدلة فنية هناك |
Bu kadar çabuk kavrayabileceğini hiç düşünmemiştim açıkçası. | Open Subtitles | لم أكن أظن أنكِ ستستوعبين هذا الأمر بسرعة |