"أعداءه" - Traduction Arabe en Turc

    • düşmanlarını
        
    • düşmanları
        
    • Düşmanlarının
        
    • düşmanlarıyla
        
    • düşmanı
        
    Gizli bir yer. Valstoria'nın adamları özel düşmanlarını orada tutar. Open Subtitles أنه مكان سرى حيث يعتقل فيه فيستوريا أعداءه المهمين0
    O kadar ölümcüldü ki, muhteşemliğinin saf ışığı düşmanlarını kör ediyordu. Open Subtitles كان مميتاً في الحقيقة حيث أصاب أعداءه بالعمى بسبب التعرض الزائد للروعة الحقيقية
    Bütün düşmanlarını, aynı binada tek vuruşta yok etmeye çalışıyor. Open Subtitles يحاول أن يتخلص من كل أعداءه بضربة واحدة، هنا في هذا المبنى
    Peter uygunsuz hiçbir şey yapmadı. Ama politik düşmanları hâlâ hakkında yalan söylüyor. Open Subtitles لم يرتكب بيتر شيئًا يخجل منه ولكن أعداءه السياسيين سيظلون يصدرون عنه الأكاذيب
    Tanrı ayağa kalktığında tüm düşmanları dağılacak ve ve duman gibi ortadan kaybolup gidecek. Open Subtitles ليَـقـُم الله وليتبدد جميع أعداءه ويتلاشون كالدخان
    Kurbanlarına Düşmanlarının kendileri olduklarını gördürmek için daha çok askeri işkence tekniklerini kullanıyor. Open Subtitles غالبا يستعمل أساليب التعذيب العسكرية ليجعل ضحاياه ينظرون إلى أعداءه على أنهم أعدائهم
    "Kişi, düşmanlarıyla bile barış içinde yaşarsa... "Rab ondan hoşnut kalır." Open Subtitles إذا أرضت الرب طرق إنسان جعل أعداءه أيضاً يسالمونه
    Tanırsın. Aleyhlerinde muhbirlik yaptırmadan önce, onlar Merl'in düşmanı değillerdi. Open Subtitles يجب عليك ذلك , لم يكونوا أعداءه حتى جعلناه يتجسس عليهم
    Ölüyorsa, neden düşmanlarını da beraberinde götürmesin ki? Open Subtitles لذا لو كان يحتضر، فلمَ لا يقتل أعداءه معه؟
    düşmanlarını yiyen Aztek savaşçıları tanrılarını cisimleştiriyordu. Open Subtitles في ألتهام لحم أعداءه محاربوا الأزتيك يجسدون آلهتهم
    Duydum ki düşmanlarını bazen eğlencesine doğrayıp yahnilerini yapıyormuş. Tam bir hayvanmış. Open Subtitles كان يذبح أعداءه أحياناً من أجل التسلية يصنع يخنة من لحمهم، كان حيواناً بحق
    Şimdi, adam böyle bir tip, kendi halkının canına susamış. düşmanlarını katil köpeklerine yem ediyor. Open Subtitles هُو رجل من النوع الذي يُجوّع قومه، ويُطعم أعداءه لكلابه القاتلة.
    Sana göre bir başkanın tek yapması gereken, düşmanlarını kurşuna dizmek. Open Subtitles لديكِ فكرة ما بعقلكِ, أن كل ما على المرء فعله هو أن يقتل أعداءه, و هذا...
    Bunu onu korumak ve düşmanlarını açığa çıkarmak için yapıyorum. Open Subtitles أنا أفعل ذلك لحمايته لأُظهر أعداءه
    düşmanlarını toparlayıp hepsini toptan yok etmek için. Open Subtitles يجمع أعداءه ويتخلص منهم في نفس الوقت.
    Onlardan düşmanları ile savaşmasına yardımcı olacak başka bir şey alabilir. Open Subtitles قد يستخلص شيئاً آخراً منهم يُساعده في قتال أعداءه.
    Aslını sordum ama bana bunun düşmanları tarafından itibarını sarsmak için uydurulmuş bir yalandan ibaret olduğunu söyledi. Open Subtitles أنا كنت مُنزعجاً. ذهبت إليه ، قال ليّ أنها كذبة أختلقت من قبل أعداءه لتشويه صورته.
    Söylenene göre, düşmanları ona öyle büyük onur duyarmış ki ölmeden önce bedenlerine onun ismini kazırlarmış. Open Subtitles يقال أن أعداءه كانوا يحترمونه كثيراً كانوا يحفرون اسمه على جسدهم قبل أن يموتوا
    Düşmanlarının kurşun geçirmez olduğunu söyleyeceğiz. Open Subtitles نحنُ سنخبره أن أعداءه أصبحوا مضادين للرصاص
    Oğlum büyüdüğü zaman ailesinin ya da Düşmanlarının kim olduğunu ona söyleme. Open Subtitles ...عندما يكبر هذا الطفل ...لا تخبره من كانوا والديه أو أعداءه
    Düşmanlarının kopya yaratabilme yeteneğini bildiklerini varsayarak hareket etmişti. Open Subtitles "لذا قرر الافتراض بأنّ أعداءه يعلمون بقدرته على صنع النسخ"
    düşmanlarıyla yüzleşmek için sadece çiftçiler kaldı. Open Subtitles المزارعين فقط من بقي ليواجهوا أعداءه الآن

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus