Size yanlış adres vermiş olabilirim de. | Open Subtitles | نعم ، أعتقد أنني قد أعطيتكم العنوان الخاطئ |
Hayır, size yanlış adresimi vermiş olabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | اه ، لا ، أنا أعتقد ، ربما أكون قد أعطيتكم العنوان الخاطئ |
Bakın, size bir sürü kelime ve bir sürü sayı verdim, ve bu daha çok görsel bir açıklama. | TED | أترون , أعطيتكم للتو كثير من الكلمات وكثير من الأعداد , وهذا في ذاته أكثر من التفسير المرئي . |
Size verdiğim örnekler mimarlık hakkındaydı, fakat hepsi birşeylerin tasarımıyla alakalıydı. | TED | الأمثلة التي أعطيتكم إياها كلها عن الهندسة المعمارية، لكن أنها نسبية لتصميم أي شيء. |
Bunları size garanti olarak verirsem bize o borcu verebilirmisiniz? | Open Subtitles | لو أعطيتكم تلك الأشياء، كضمانة، فهل ستعطوننا القرض ؟ |
Size bu küçük robotlar ile neler yapabileceğimizle ilgili bazı olasılıkları verdiğimi düşünüyorum. | TED | لذلك أعتقد أنني أعطيتكم بعض احتمالات ما يمكننا القيام به من خلال هذه الروبوتات الصغيرة. |
Arkadaşım benden mümkünse... ..size vermiş olduğum paranın yarısını geri almamı istedi. | Open Subtitles | صديقتي سألتني إن كان باستطاعتي أن آتي... و أسترجع نصف المبلغ الذي أعطيتكم إياه، 300دولار، سيكون... |
Size vesikalık fotoğrafımı vermiş miydim? | Open Subtitles | هل أعطيتكم صورتي ؟ |
Size vermiş olduğum raporda da göreceğiniz gibi Leamas'ı İngiltere'den biz çıkarttık onu kaçmaya zorladık ve sonunda ülkemize getirdik. | Open Subtitles | يمكنكم أن ترون من التقرير بأننى أعطيتكم بالفعل... أننا بأنفسنا "(سعينالأخراج"( ليماس)"من "( إنجلترا... لنقنعه بلانضمام إلينا وأخيرا أحضرناه لجمهوريتنا. |
O korkunç gecede size önerdiğim tedavi yönteminin Leydi Sybil'in hayatını kurtarma şansının kesin olduğu izlenimini vermiş olabilirim. | Open Subtitles | في تلك الليلة المروعة... أخشى بأنني قد أعطيتكم الإنطباع بأن مسار العلاج الذي أوصيتُ بهِ عرض فرصة حقيقية لأجل بقاء الليدي "سيبيل" حية |
Ben size çok küçük bir örnek verdim, tek bir şeyin, renk kullanımının değişime nasıl yol açtığını anlattım. | TED | أعطيتكم مثال صغير كيف أن شيء واحد، استخدام الألوان باستطاعته إحداث تغيير |
Şimdi size bu kadar geriye gitseydiniz göreceğiniz en büyük farklardan birine dair taslak bir versiyonu verdim. | TED | و قد أعطيتكم نسخة مرسومة عن اختلاف واحد فقط سترونه لو عدتم بالزمن. |
İzole edilmiş oldukları için şimdi size iki örnek verdim. | TED | الآن، أعطيتكم مثالين ليس لأنهما مثالان معزولان. |
(Gürültülü çalar saat) Üzgünüm. Az önce size bir doz kortizol, savaş/kaç hormonu verdim. | TED | أعتذر عن هذا .. فقد أعطيتكم جرعة من الكزرتزول , هرمون الإقتِتَال |
size bir şans tanıdım. Göz kulak olacağımı söyledim. | Open Subtitles | أعطيتكم فرصة، وقلت لكم سأرى ما بوسعي فعله |
Yani, size bir cesetten kurtulmanın... bir kaç yolunu anlattım az önce. | Open Subtitles | أعنى ، لقد أعطيتكم للتو العديد من الطرق للتخلص من الجثة |
Size verdiğim benim için büyük para. | Open Subtitles | ذلك المالِ الذى أعطيتكم أياه يمثل الكثير بالنسبة لى |
Şimdi size ödev olarak verdiğim metinleri okuyun bakalım. | Open Subtitles | والآن فلنستمع لإلقائكم لما أعطيتكم إياه واجباً منزلياً |
Yoksa size verdiğim her şeyi yakıp kül eden... | Open Subtitles | أو... أم أرى موقداً يحترق فيه كل ما أعطيتكم |
Ben size isimleri verirsem siz benim için ne yapacaksınız peki? | Open Subtitles | إذا أعطيتكم الأسماء فما الذي ستفعلونه من أجلي؟ |
Annenize, size bunu verdiğimi söylemeyin. İçlerinde meyve suyu yok. | Open Subtitles | لا تخبروا أمكم أني أعطيتكم هذه لا يوجد عصير حقيقي فيها |