Orada olduğunuzu biliyorum, öünkü sizi duyuyorum. Ama sizi göremiyorum, çünkü normalde gözlük kullanırım. | TED | أعلم أنكم هنا لأني أسمعكم, لكنني لا أستطيع رؤيتكم لأني عادة أرتدي نظارة. |
Hayatta olduğunuzu biliyorum, tıbbi yardım getireceğiz. Lütfen, durun ama artık! | Open Subtitles | أعلم أنكم أحياء وسنرسل في طلب الإسعاف، أرجوكم توقفوا |
Pekâlâ, sizin genç ve seks düşkünü olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | حسناً، أعلم أنكم جميعاً صغار في السن وممتلئين بالرغبة في قلوبكم |
Sizlerin gayet birikimli olduğunu biliyorum. Çin'in yükselişinden haberdarsınızdır. | TED | أعلم أنكم جمهور محنك إذًا أنتم تعرفون عن نمو الصين. |
Medyum kitapları hakkında bir şey bilmediğinizin farkındayım ama olabileceğinizin en kötüsü budur. | Open Subtitles | أعلم أنكم لا تفهمون الكثير عن قراءة الغيب و لكن هذا أسوأ ما قد تحصلون عليه |
Baş sağlığı diliyorum. Yakın olduğunuzu biliyordum. | Open Subtitles | أتقدم لك بتعازي أنا أعلم أنكم كنتم على مقربة |
biliyorum ki resim için çok heyecanlısınız. | TED | وأنا أعلم أنكم حقا متحمسون عند رؤية هذه الصورة. |
Biliyorum hepiniz bu filmi görmek için hazırsınız, bu yüzden lafı uzatmayacağım. | Open Subtitles | أعلم أنكم جميعاً متلهفون لمشاهدة الفيلم لذا لن أقوم بالقاء خطبة مطولة |
Buluşup buluşmadıklarını merak ettiğinizi biliyorum. | TED | أعلم أنكم تتساءلون فيما إن تقابلا أم لا. |
Alışkın olduğunuzu biliyorum ama içerisi felaket halde. | Open Subtitles | أعلم أنكم معتادون على ذلك ولكن الوضع كالجحيم في الداخل |
Bugün benim ailemle tanışacağınız için heyecanlı olduğunuzu biliyorum ama en azından önce giyinmeme izin verin. | Open Subtitles | أعلم أنكم متحمسين للقاء عائلتي اليوم لكن على الأقل دعوني أرتدي ملابسي اولاً. |
Yoğun olduğunuzu biliyorum, o yüzden kısa sürecek. - Heyet az önce yeni bir 'arkadaş olunmama' politikası onayladı. | Open Subtitles | أعلم أنكم مشغولون، لذا لن يستغرق هذا وقتًا. الإدارة وافقت للتو على سياسة جديدة تمنع الصداقات. |
Aç olduğunuzu biliyorum. İsterseniz buzdolabımdan istediğinizi alabilirsiniz. | Open Subtitles | أعلم أنكم جميعًا جياع، لو أردتم، يمكنكم أخذ ماتريدون من الثلاجة. |
Kızgın olduğunuzu biliyorum fakat yapacağınız tek bir yanlış hamle teşkilattaki işiniz ve ilişkileriniz için verdiğiniz bütün emekleri silmeye yeter. | Open Subtitles | أعلم أنكم منزعجين ولكن أقل زلة هنا يمكنها أن تمحو كل الجهد الذي بذلتموه لإصلاح العلاقة بينكم وبين المجتمع |
Birkaç aydır sahne arkasında verdiğimiz mücadelenin farkında olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنكم الآن جميعكم في شوق وأنتظار لقد عانينا في الشهور الأخيرة كثيراً |
Dinle, arkadaş olduğunuzu biliyorum, ama onun artık, bütün bunlar olmadan önceki kişi olmadığını kabul etmen gerek. | Open Subtitles | إسمعي، أعلم أنكم أصدقاء، ولكن، أعني، أنّ عليك الإعتراف، إنها ليست ذلك الشخص قبل حدوث كل ذلك |
Kızlar, meşgul olduğunuzu biliyorum ama yıldırım çarpması insanların zekâlarını geliştirir mi sizce? | Open Subtitles | للتو فعلناها هذا الصباح. أنتم، يارفاق. أعلم أنكم مشغولون، |
Beni su dolu bir küvette bulmanın ne korkutucu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكم حزينون أن تجدوني في الحوض مغطاة بالماء |
Ve siz başıma olan en iyi şey olduğunu biliyorum, biliyorum. | Open Subtitles | و أنا أعلم أنكم أفضل شيء حصل لي ، أنا أعلم هذا حقاً |
Fark etmedim sanıyorsunuz. Ama farkındayım. | Open Subtitles | أعلم أنكم تظنون أني لا أرى ذلك لكني أفعل |
Sizlerin aptal olduğunuzu biliyordum, ama bu kadar çok mu? | Open Subtitles | أعلم أنكم يجب أن تكونوا أغبياء, لكن أيجب أن تكون بهذه الغباء؟ |
biliyorum ki hepiniz heyecanla filmi bekliyorsunuz, o yüzden bir uzun bir konuşma yapmayacağım. | Open Subtitles | أعلم أنكم جميعاً متلهفون لمشاهدة الفيلم لذا لن أقوم بالقاء خطبة مطولة |
Biliyorum hepiniz kolej baskısını merak ediyorsunuz... | Open Subtitles | أنا أعلم أنكم جميعا متحمسون لتجراب القبول |
İpoteği ödemeyi teklif ettiğinizi biliyorum ama bu çok fazla. | Open Subtitles | أنا أعلم أنكم اقترحتم بيع الرهينه, و لكن هذا أمر فظيع |
Şimdi ne düşündüğünüzü biliyorum " Big Sur'de buzul yok." | TED | أعلم أنكم تتساءلون: "لا يوجد أنهر جليدية في بيغ سور." |