3700 fit. Burada daha yüksek bir tepe var mı? | Open Subtitles | على ارتفاع 3700 قدم هل هناك قمم أعلى من هذا؟ |
Mountain High'dan daha yüksek bir dağ yoktur. Puanı R. | Open Subtitles | ما من أماكن أعلى من الجبل العالي مصنّف للكبار فقط |
Özür dilerim. Bu görüntülere erişmek senin yetkini aşıyor. | Open Subtitles | الدخول لهذة اللقطات أعلى من تصريحِك الأمني |
Denizin ısıl ataleti karadan çok daha fazla olduğu için karadaki ortalama sıcaklık denizdekinden daha çok artacak. | TED | الآن، لأن للماء قصور ذاتي أكبر من الأرض، معدلات الحرارة على الأرض ستكون في الحقيقة أعلى من تلك في البحر. |
Seni zorlayamam, ama her zaman son bir yargılama, bir mahşer günü vardır, kralın adaletinin ötesinde... | Open Subtitles | فلا يمكنني إجبارك، لكن دائما هنالك حكم نهائي أعلى من عدالة الملك |
4 cm üzerinde penis boyu, artık ortalamanın üzerinde kabul ediliyor. | Open Subtitles | كل من لديهم مؤشر أعلى من 3,8 سم يعتبرون فوق المتوسط |
Ama Charlotte bana göre daha uzun ve daha zayıf. | Open Subtitles | ولكن شارلوت هي أعلى من ذلك بكثير وأرق من لي. |
11.000 metreden yüksekte süzülen bu kuşlar tüm diğer hayvanlardan daha yüksekte uçuyor. | TED | تُحَلّق على إرتفاع يفوق 11,000 متر، هذه الطيورتُحَلّق أعلى من أي حيوان آخر. |
Onu seviyorum fakat, kuzey koreli mafyalardan bile daha fazla mesafe koyuyor. | Open Subtitles | أنا أحبها ولكنها تبني حوائط أعلى من التي يبنيها مساجين كوريون شماليون |
Aslında genomlarımız yüzde 99'dan daha yüksek bir oranda benzerdir. | TED | ولكن الحقيقة هي أن جينوماتنا متشابهة بنسبةٍ أعلى من 99% |
Şöyle düşünüyorsunuz, "İşte, ama Yeni Zelanda'nın Çad'dan daha yüksek GSYİH'sı var!" | TED | أنتم تفكرون في أن "نيوزيلاندا لديها ناتج إجمالي محلي أعلى من تشاد!" |
Ardından işte Senegal; Çad'dan daha yüksek bir sosyal ilerleme seviyesi var, ancak GSYİH seviyesi aynı. | TED | ثم هنا السنغال ـ لديها مستوى أعلى من التقدم الاجتماعي من تشاد، ولكن نفس مستوى الناتج الإجمالي المحلي |
daha yüksek müşteri tutma oranları, daha yüksek iş memnuniyeti ve daha yüksek oranlarda üretim vardır. | TED | ومستويات أعلى من الإحتفاظ بالموظفين والرضى الوظيفي، مستويات أعلى من الإنتاجية. |
- O konu benim yetki seviyemi aşıyor. | Open Subtitles | ؟ أخشى إنّ ذلكَ أعلى من صلاحياتي |
Seçimlere adaylık koymaya karar verdiğimde aynı zamanda Chicago'ya kıyasla kişi başı daha çok cinayet vardı. | TED | في الوقت الذي قررت فيه الترشح للمنصب، كان لدينا نسبة جرائم قتل أعلى من تلك التي في شيكاغو. |
Çocuğun kendi IQ'sunu bilmesi istenmez tabi... ama, uh, gördüğünüz gibi bütün kuşkuların da ötesinde. | Open Subtitles | لا يفترض أن يعرف الطفل معدل ذكائه الخاص، بالطبع لكن، كما ترى فإنه أعلى من المعدل الطبيعي بلا ريب |
Yani, o da öyle ama fiyatı maaşımın biraz üzerinde. | Open Subtitles | حسناً , وهذا أيضاً لكنه أعلى من معدل راتبي بقليل |
Şu bir gerçektir ki temel karakter özelliği bakımından liberaller yeni tecrübelere muhafazakarlara göre daha açıktırlar. | TED | في واقع الأمر أن الليبراليون المتحررين أعلى من المحافظين في سمة شخصية أساسية تسمى الإنفتاح على التجربة. |
daha yüksekte olmalı, yoksa görünmez. | Open Subtitles | يجب أن يكون أعلى من هكذا أو لن يتمكن احد من رؤيته. |
ve bu insanların herhangi bir hastalığa yakalanma riskleri zayıf ve sağlıklı olanlardan daha fazla değil. | TED | إضافة إلى أنه ليس لديهم نسبة مخاطر أعلى من الأشخاص النحيلين للأمراض. |
Görüntüler oluşunca, görsel korteksin daha üst bir kısmı temporal loba bağlanır. | TED | و عندما تتكون الصور، يكون جزءاً أعلى من قشرة الإبصار في المخ هو المعنيّ، موجود في الفص الصدغي |
Bundan emin misin, Harry? Bunun ortalama büyücülükten çok daha güçlü birşey olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرف أن هذا سحر متقدم جدا أعلى من الدرجة العادية؟ |
Herkesin de düşünebileceği gibi, 67'den yüksek bir tahminde bulunmak mantıklı olmayacaktır. | TED | بما أن الجميع يمكنهم اكتشاف ذلك، لن يكون من المنطق تخمين أي عدد أعلى من 67 |
Siktir, gramı 25 dolar mı? Sokak değerinden bile yüksek. | Open Subtitles | تباً لك، 25 دولاراً للغرام هذا أعلى من سعر السوق |
Küçük tansiyon 125'in üstünde. Hemen düşürmeliyim. | Open Subtitles | النبض أعلى من 125 يجب أن أخفضه |