"أغلب الوقت" - Traduction Arabe en Turc

• çoğu zaman
• çoğunlukla
• genelde
• sık sık
• - Çoğu zaman
• zamanının çoğunu
• Bazen onlari

çoğu zaman çocuk gibi hissederiz, çalarken bile.
كلا,إطلاقاً. نشعر كأننا أطفال أغلب الوقت, حتى ونحن نعزف.

çoğu zaman düşünmüyorum bile. Hiçbir amacım yok.
أغلب الوقت لا أفكّر على الإطلاق، أتسلّى وحسب

Sonu olmayan bir işte dosya memuru olarak çalışıyorum, yani bazen köşedeki çocuklarla takılıyorum ama çoğu zaman evde tek başıma kalıp kitap okuyorum.
ككاتب ملفات. أحياناً أرافق الرجال في زاوية الحي.. ولكن أغلب الوقت أجلس في المنزل لوحدي وأقرأ.

Artık çoğunlukla spor salonundayız.
نقضى أغلب الوقت في الجمنازيومِ الآن، روكى

çoğunlukla, beni kapalı tuttu ve beni evde gösterdi.
أغلب الوقت أبقت عليّ بقربها تعرضني في المنزل

Birinci seçenek genelde daha kolay.
إذًا، الخيار الأول هو الأسهل أغلب الوقت.

Ama sık sık buraya geliyorum. Arkadaşları ve ailemi ziyaret etmek için.
و لكنني هنا أغلب الوقت لأزور أصدقائي و والدي

- çoğu zaman ne yaptığının farkında olmayacak kadar sarhoştur.
انة يشرب في أغلب الوقت لملاحظة أي شئ.

- O zaman söylesene son derece sağlıklı biri neden zamanının çoğunu revirde geçirir? - Orada görevli de değil.
فسّري لي إذاً، لمَ رجلٌ كامل الصحّة يقضِّ أغلب الوقت في المشفى دون سجلٍ رسميّ؟

Aslında çoğu zaman sevkiyatçıyım.
في الواقع, أقوم بمهمة ضابطة الإرسال أغلب الوقت

çoğu zaman yıldız olmak harika ama bazen bundan sıkılıyorum.
حسناً ، أغلب الوقت هذا الشيء الامع لطيف لكن أحياناً أريده أن ينطفئ

çoğu zaman, sevgiyi ifade etmek için kelimelere gerek kalmaz, değil mi ?
أغلب الوقت ، الحب لا يحتاج الى كلمات أتعرفين ؟

Üstelik ben çoğu zaman okulda olacağım.
وبالإضافة إلي ذلك سأكون في المدرسة أغلب الوقت

çoğu zaman gözlerimi zar zor açık tuttum.
أنا, آآه, كنت بالكاد أحاول أن أبقي عيني مفتوحتين في أغلب الوقت

çoğu zaman etrafı tamamen korkuyla beslenen ucube ve hortlaklarla çevriliydi.
كان أغلب الوقت محاطاً بكل هؤلاء الغير طبيعيين والغيلان جميعهم يقتاتون على الشعور بالإثارة

Gerçi çoğu zaman gezmek için dışarıda olacağız.
ولكن أعتقد أننا أغلب الوقت سنكون في الخارج نشاهد المعالم السياحية.

Ama çoğunlukla, seks yaptık... Saatlerce seks yaptık.
لكن أغلب الوقت ، كنا نمارس الجنس ساعات تلو ساعات

Sadece çoğunlukla konuşmamayı yeğleriz.
الأمر فقط أنه.. أغلب الوقت.. نحن نفضل حقا عدم التحدث عنها.

genelde, bu kızları tanıyarak ve onların varlığının tadını çıkararak vakit geçirdim.
وقضيت أغلب الوقت في التعرف على هؤلاء الفتيات مستمتعة بحضورهن.

Bu balıklar genelde Cape'in güneyindeki soğuk sularda yaşarlar, ama her sene kıyı akıntıları tersine döner.
هذه الأسماك تعيش أغلب الوقت في المياه الباردة جنوب الرأس البحري لكن اتجاه التيارات الساحلية ينعكس في كل عام.

Ve sen sık sık uzaktaydın, beni arayıp günümün nasıl geçtiğini soruyordun.
وكنت بعيداً أغلب الوقت, تتصل عليّ وتسأل عن كيف مضى يومي

- çoğu zaman.
أغلب الوقت , نعم

Evet ama zamanının çoğunu kendi dövüşçüsüyle geçiriyor.
أجل, لكنه مع مقاتله أغلب الوقت

Bazen onlari dinlemem bile.
لا أصغي لها أغلب الوقت