| Yaklaştıkları zaman ise iki aile üyesi arasındaki farkı bile anlayabiliyorlar. | TED | وعندما يقتربون من مصدر الرائحة، فيمكنهم التفريق بين أفراد العائلة الواحدة. |
| kaç tane kişinin hapse girdiğini, kaç tane aile üyesinin öldürüldüğünü buldum. | TED | تقصيت كم شخص منهم قد سجن. كم من أفراد العائلة قد قتل. |
| Mezarla aileden birinin ilgilenmesi gerek. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون أحد أفراد العائلة يهتم بك |
| Ancak aileden birine güvenilir madem ben aileden biriyim. | Open Subtitles | أفراد العائلة هم فقط من يمكن الوثوق بهم أنا من العائلة |
| ailenin hikâyesi aile fertleriyle ilgilidir, yani hastanın akrabalarıyla. Gidelim. | Open Subtitles | تاريخ العائلة يقصد به أفراد العائلة أي الأشخاص المرتبطون بالمريض |
| Bunu söylüyorum çünkü başkan seni ailesi gibi görüyor. | Open Subtitles | أنا أذكرك بأن العمدة يعتبرك أحد أفراد العائلة |
| Çocuk, sarhoş bir aile ferdinin şiddetine mi maruz kaldı? | Open Subtitles | هل تورط الطفل في عنف مع أحد أفراد العائلة السكاري؟ |
| Mürettebat tıbbi açıdan düzelene kadar sadece aile yakınlarının görüşmesine izin veriliyor. | Open Subtitles | حسنا، حتى يحصل الطاقم على تصريح طبي، يُسمح بدخول أفراد العائلة فقط. |
| İkincisi, beni ve hastalığımı bilen pek çok yakın arkadaşım ve aile bireyim var. | TED | ثانياً لدي العديد من الأصدقاء و أفراد العائلة المقربين الذين يعرفوني و على علم بمرضي |
| Bu arada diğer faktör ise aile bireyleri tarafından fazla kilo sorununun alay konusu yapılmasıdır. | TED | والعاملة الآخرى، بالمناسبة، أولئك الآباء منكم , كان المزاح من أفراد العائلة حول وزنهم. |
| aile üyeleriyle görüşüp, onların seçim yapmasını sağladık. | TED | تحدثنا مع أفراد العائلة و تركنا لهم الخيار |
| Stuart artık aileden biri. aile fertlerini yemeyiz. | Open Subtitles | ستيورات فرد من العائلة الآن لا نأكل أفراد العائلة |
| aileden birinin kaza geçirdiği söylendi. | Open Subtitles | أُبلغتُ بأن أحد أفراد العائلة وقع بحادث. |
| aileden birine bıraktığı tek şey ve bana bıraktı. | Open Subtitles | هذا الشئ الوحيد الذي تركه لجميع أفراد العائلة وتركه لي |
| Onun için en iyisinin, aileden birinden duyması olacağını düşündük. | Open Subtitles | ظننا أنه من الأفضل لها أن تسمع الأمر من أحد أفراد العائلة |
| Bak ailenin geri kalanlarından ne kadar büyüğüz. | Open Subtitles | إنظر كم نحن عملاقين مقارنة ببقية أفراد العائلة |
| Ama, eğer Fuuta seslice gülerse, mirası alamaz ve miras ailenin geri kalanınca paylaşılır. | Open Subtitles | ولكن لو ضحك فوتا بشدة فلن يحصل على الورث وسيتم توزيعه على باقي أفراد العائلة |
| Tamam, öyleyse arkadaşları, ailesi ve tanıdıklarına bir bakalım. | Open Subtitles | حسناً، إذن سنقوم بالتحقـق من أصدقائه و أفراد العائلة و المعارف |
| Anlaşılan tüm aileyi almışsın. | Open Subtitles | أرى أنكِ أحضرتِ جميع أفراد العائلة إلى هنا |
| Ailedeki ayılardan biri olmadığını biliyorum. Onun için korkma. | Open Subtitles | أعرف أنك لست من أفراد العائلة المجرمين فلا تخف |
| İyi, Jack. Sık olmaz, Lordum. Sadece kraliyet ailesinden ziyaretçiler gelince. | Open Subtitles | هذا لا يحصل في الغالب فقط عندما يزورنا أحد أفراد العائلة المالكة |
| Ailelerin birbirine yardım etmesinde utanılacak bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك عار في مساعدة أفراد العائلة لبعضهم |
| Bu doğru,çocuklar. Bu yüzden,ona ailemizden biri gibi davranın. | Open Subtitles | هذا صحيح ، يا أولاد ، عاملوه كأحد من أفراد العائلة |