Fırsatın avantajlarından yararlanmak yerine, hiçbir şey yapmadım. | TED | بدلًا من استغلال هذه الفرصة، لم أفعل شيئًا. |
Ben bir şey yapmadım, sadece para karşılığı ucubenizi gösterdim. | Open Subtitles | أنا لم أفعل شيئًا خاطئًا دفع الناس مالاً ليرون مسخك هذا، وأنا جمعته |
Kamboçya'ya ulaştığımda, sefaletle çevrili bir yerde, tatilde olduğum için huzursuz hissettim ve karşılığında bir şey yapmak istedim. | TED | عندما وصلت إلى كومبوديا، شعرت بعدم الإرتياح كوني في عطلة ومحاطة بكثير من الفقر أردت أن أفعل شيئًا بالمقابل. |
Ama bir şey yapmam lazım. Ama ne olacağını bilmem. | Open Subtitles | . لكن علي أن أفعل شيئًا ما . لا أدري ماهو |
Senin de istediğini sanmıştım. Hiç birşey yapmadım. | Open Subtitles | اعتقدت أنكِ تريدين ذلك أيضًا، لم أفعل شيئًا. |
Bu sahiden kafama dank etti ve bu konuda bir şeyler yapmak istedim. | TED | لقد صدمني ذلك، ورغبت في أن أفعل شيئًا حياله. |
Senin durumunun aksine ben hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | حسنًا ، أنا على خلافك لأنني لم أفعل شيئًا |
Senin aksine, ben hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | حسنًا ، أنا على خلافك لأنني لم أفعل شيئًا |
Orada senin yapmayacağın hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | لم أفعل شيئًا بالخارج أكثر مما كنتِ لتفعليه |
Bak, ben suçlu değilim, tamam mı? Yanlış bir şey yapmadım. Beni suçlayamazlar. | Open Subtitles | أنا لست مذنبا،أنا لم أفعل شيئًا خاطئًا إذن لن يتهمونني |
İlk olarak ben o zavallı doktora hiçbir şey yapmadım. | Open Subtitles | بالبداية ، أنا لم أفعل شيئًا للطبيب المسكين |
Nasıl bir ironi ki, insan kaynaklarında çalışıp işçileri karşılayan onlarla iletişim kurup onları yüreklendiren bir mesleğin toplum çeşitliliğini savunan bir mesleğin iş yerine yansıtılması gerekir, ama yine de çeşitliliği savunmak adına hiçbir şey yapmadım. | TED | إنه أمر مثير للسخرية أنني أعمل في مجال الموارد البشرية، مهنة تعمل للترحيب وربط وتشجيع تنمية الموظفين، مهنة تدافع عن تلك التعددية في المجتمع ينبغي أن تنعكس على مكان العمل، ولكنني لم أفعل شيئًا للدفاع عن التعددية. |
Dört yıl kadar önce, gerçekten delice bir şey yapmak istedim ve deniz ekolojisi üzerine doktora yapmaya karar verdim. | TED | منذ حوالي 4 سنوات مضت، فكرت أن أفعل شيئًا مجنونًا للغاية وتعهدتُ بإتمام رسالة دكتوراة في علم نظام البيئة البحرية. |
Sadece bugün iyi bir şey yapmak istemiştim. | Open Subtitles | لقد أردت أن أفعل شيئًا صالحًا اليوم وحسب |
Doğru gelmeyen bir şeyin olduğunu hissedersem.. ..bir şey yapmam gerekir. | Open Subtitles | طالما تخامرني الريبة، فيتحتَّم أن أفعل شيئًا. |
Ben birşey yapmadım. | Open Subtitles | لم أفعل شيئًا. |
Hayatta işe yarar bir şeyler yapmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أفعل شيئًا مفيدًا في حياتي فحسب. |
Bu yüzden çok kötü bir şey yapmalıyım ki beni kovsunlar. | Open Subtitles | لهذا السبب عليّ أن أفعل شيئًا حقًّا شنيع، |
Bir de patronum garip bir şey yapmamı isterse hiç sorgulamadan yapmak zorundayım. | Open Subtitles | و إذا رئيسي أمرني بأن أفعل شيئًا غريبًا يجب أن أفعله بدون أسئلة. |
Ben bir şey yapmayacağım. Sen dolaba gireceksin. | Open Subtitles | لن أفعل شيئًا حيال ذلك، لكنك ستجلس في المرحاض. |
diye sordu. O sırada hiçbir fikrim yoktu, sadece bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum. | TED | في ذاك الوقت، لم تكن لدي فكرة عن السبب وراء فعلي، علمت فقط أن علي أن أفعل شيئًا. |
Benim için çok önemli bir şey yapıyorum ve eğer bana izin verirsen minnettar kalırım. | Open Subtitles | أنا أفعل شيئًا مهم حقًا بالنسبة لي، وسأقدّر هذا حقًا إن وفّرت لي مجالًا لأفعل ذلك. |
Burada yalnızım. Bir şeyler yapmalıyım kendi başıma! | Open Subtitles | أنا الوحيد هنا، يجب أن أفعل شيئًا بنفسي. |
Hayır. Burada öylece uzanıp hiçbir şey yapmayıp nefes almanı dinleyerek çok mutluyum. | Open Subtitles | كلّا، إنّي سعيدة جدًّا لكوني مستلقية هنا لا أفعل شيئًا سوى الإنصات لأنفاسك. |