Kocaman ağızlarını açıp sadece konuştular, konuştular ve konuştular! | Open Subtitles | لذا فتحوا أفواههم الكبيرة و جاء الكلام، كلام، كلام. |
Sadece adamlarına ağızlarını kapalı ve gözlerini açık tutmalarını söyle. | Open Subtitles | قل لرجالك أن يغلقوا أفواههم ويفتحوا عيونهم |
Sürekli yeni şeyler denerler ve onları ağızlarına sokmaya çalışırlar. | TED | يجرّبون أشياء جديدة على الدّوام، و يحاولون حشر الأشياء في أفواههم كما تعلمون. |
Belkide buna sebep olan Ukraynalı kadınların Sovyet döneminde eğitim görmesi ve yetenekli Rus şairlerdir, bu fikirleri hakkında aforizmalar ağızlarından sürekli dökülüyor. | TED | وربما لأن هؤلاء النساء الأوكرانيات كانت دراستهم تحت حكم السوفيت وحفظوا أقوال الشعراء الروس، الأمثال حول هذه الأفكار تنزلق من أفواههم طوال الوقت. |
Teker teker her birine oturmaları ve çenelerini kapamaları söylendi. | Open Subtitles | لكى يمكثوا في مطارحهم ويغلقوا أفواههم إنه يومٌ حزينٌ لأمريكا |
Ağızları, acı ve lanetlerle dolu. | Open Subtitles | أفواههم تملأها المرارة واللعنات ولا يخلّفون سوى الدمار والبؤس |
Koca çeneli ve ağızlarında gümüş kaşıkla dolaşan tipler. | Open Subtitles | هؤلاء الأولاد من ذوي الفم الكبير و الذين ولدوا و في أفواههم ملاعق من ذهب |
Bebekler bile ağızlarını nasıl açıp kapatacaklarını bilir. | Open Subtitles | حتى الأطفال يعرفون كيف يفتحون ويقفلون أفواههم. |
Rüşvetçiler ağızlarını kapalı, gözlerini ise açık tutarlar. | Open Subtitles | الرشاوىتبقيّ أفواههم مغلقة وعقولهم مفتوحة |
Yanlış bir şey söyleyecek olma korkusundan, insanlar çoğu zaman ağızlarını açmaya korkuyorlar. | Open Subtitles | فأن الكثيرين يخافون من ان يفتحوا أفواههم في حالة قول شيء خاطئ |
Bazı çocuklar etrafında oyun oynuyorlar ve ağızlarına oradakilerden koyuyorlar. | Open Subtitles | بعض الأطفال كانوا يلعبون بالقرب منه ويضعونه داخل أفواههم. |
- ağızlarına. Sonra iblis dedi ki... | Open Subtitles | علي أفواههم , حتي يقوم الشيطان , لقد قال |
İşin ilginç tarafı, çatalı ağızlarına koymazlar. | Open Subtitles | الملفت للإنتباه أنهم لا يضعون الشوكة في أفواههم |
Cesetlerinden alacağımızdan fazla bilgiyi, ağızlarından alabiliriz. | Open Subtitles | سنحصل علي الكثير من المعلومات من أفواههم أكثر من جثثهم |
İpeklerini karınlarından ya da ağızlarından değil ön ayaklarındaki bezlerden üretirler. | Open Subtitles | لا ينتجون حريرهم من بطونهم أو أفواههم إنّما من غدد بأرجلهم الأماميّة. |
Bazıları mısır yiyor, bazıları dümdüz ileri bakıyor ve mağara adamları gibi ağızlarından nefes alıyorlar. | Open Subtitles | بعضهم يتناول رقائق الذرة وبعضهم يحدّق إلى الأمام يتنفسون من أفواههم كإنسان الكهف |
Diğerlerine de bilgi verin. Söyleyin, çenelerini kapalı tutsunlar. | Open Subtitles | . مرر الكلام مباشرتاً إلى الآخرين أخبرهم أن يغلقوا أفواههم |
Bridges ve Carlin biraderler bunca zaman... niçin çenelerini tuttular? | Open Subtitles | ولماذا تظن السبب بأن ستيسي بريدجز و الأخوة كارلن أبقوا أفواههم مغلقة كل هذا الوقت ؟ |
Ağızları bir tarafta yukarıya bakarken, diğer tarafta aşağıya doğrudur. | Open Subtitles | أفواههم تصعد من جهه وتنزل من الناحيه الأخرى |
Ağızları konuşmuyor gözleri görmüyor burunları koku almıyor. | Open Subtitles | أفواههم بكماء، أعينهم عمياء، أنوفهم لاتشم |
Ama evinizin serseriler tarafından yağmalandığını ve ailenizin ağızlarında çorap bodrumda bağlandığını farz edin. | Open Subtitles | لكنلنفترضللحظةأنمنزلكهاجمه اللصوص.. وقيّدوا عائلتك في القبو وجواربٌ في أفواههم |
ağzına sürmek için lazım olursa diye getirdiğini söylersin. | Open Subtitles | أخبرهم أنه موجود في حال أرادوا غسل أفواههم. |
# Kimse senin düğününe... # ...ağzında kötü tadla gelmesin. | Open Subtitles | لن يكون هناك أحد في زفافك بطعم سيء في أفواههم |
Bölgesel performanslarda, ağızlarıyla müzik yaparak bir gün kupayı alma hayali kuran gençler Lincoln Center'a doğru uzun bir yola adım atıyor. | Open Subtitles | المنافسات الأقليمية بدأت طريقها الطويل لمركز لنكولن حيث كل هؤلاء الشباب يأملون أن يفوزو بالكأس بعمل موسيقا من أفواههم |
ağızlarındaki lokmaya hamle etmeye kalkarsan, seni şapa oturturlar. | Open Subtitles | تحاول إخراج الطعام من أفواههم وبالتالي سوف يدمروك |