Şimdi masaya daha yakın olmak haricinde hiç bir şey. | Open Subtitles | لا شيء، عدا أنه بطريقة ما أقرب إلى السفرة الآن |
Şimdi masaya daha yakın olmak haricinde hiç bir şey. | Open Subtitles | لا شيء، عدا أنه بطريقة ما أقرب إلى السفرة الآن |
Ben çubuğu tercih ediyorum. Gerçek hayatta karşılaşılanlara daha yakın oluyor. | Open Subtitles | أفضّل العصـا شخصياً، أنه أقرب إلى ما نصادفه في العالم الحقيقي |
Bugünkü Mars yerine Daha çok Proterozoik devre benzeyen bir atmosfer. | Open Subtitles | أقرب إلى مناخ الأرض فى الحياة البدائية من مناخ المريخ اليوم |
Bu gezegen bizim Güneş sistemimizde olsaydı Merkür'den daha fazla Güneş'e yakın olur ve en içteki gezegen olarak bilinirdi. | Open Subtitles | إذا وضعنا هذا الكوكب في مجموعتنا الشمسية فسيدور هذا الكوكب الغريب في مدار أقرب إلى الشمس من كوكب عطارد أقرب الكواكب إلى الشمس |
Bu bir çeşit oyun mu? Hayır Daha ziyade bir kabus gibi. | Open Subtitles | لا إنها أقرب إلى كابوس لا أستطيع الهروب منه |
Yıldızı etrafında, Dünya'nın Güneş etrafında dönüşünden 50 kat daha yakından dönüyor. | TED | إنه يدور أكثر من خمسين مرة أقرب إلى شمسه مقارنة بأرضنا مع شمسنا |
Aslında bu da güzel fikir. Fincanlara daha yakın olur. | Open Subtitles | في الحقيقة هذه فكرة جيدة لأنهم سيكونون أقرب إلى الأكواب. |
Saat üçe beş kala sandığından çok daha yakın dost olacağız. | Open Subtitles | قبل حلول الثالثة، وسنصبح أقرب إلى بعضنا البعض أكثر مما تتصور |
Birbirimize daha yakın yaşamak zorunda kalacağız. | TED | ونحن في طريقنا للعيش أقرب إلى بعضها البعض. |
Yaşadığımız yere daha yakın konumlarda yiyecek yetiştirmek zorunda kalacağız. | TED | ونحن في طريقنا لزراعة المزيد من الغذاء أقرب إلى المكان الذي نعيش فيه. |
Bunu genişletiriz, ve kendi kendimize yazın güneşe daha yakın olduğumuz için daha sıcak olması gerektiğini düşünürüz. | TED | وبالتالي ، نرى لأنفسنا ، لماذا الجو اكثر حرارة في الصيف من في الشتاء لأننا أقرب إلى الشمس. |
İnsanlara nazaran, doğaya daha yakın olduğumu hissederim. | Open Subtitles | لطالما شعرت بأني أقرب إلى الطبيعة منّي إلى الناس. |
Hayır, biraz önce çizdiğiniz şey Daha çok bir diyagram ya da bir şematiğe benziyor. | TED | لا، ما قد رسمته للتو يبدو أقرب إلى رسم توضيحي أو تخطيطي |
O, Daha çok durmaksızın esen rüzgar gibidir. | TED | فهو أقرب إلى الرياح، التي تهب باستمرار. |
Araştırmamızda İnsanların %95'i öz farkındalığa sahip olduğunu söyledi (Kahkahalar) ancak gerçek rakam %10-15' e yakın bir yerde. | TED | لقد وجد فريقي أن 95% من الناس يعتقدون أنهم يملكون الوعي الذاتي. (ضحك) ولكن الرقم الحقيقي هو أقرب إلى 10-15%. |
Annem zorla yaptırdı. Çünkü o senin menejerin ve sen Jane'e yakın olmak istedin. | Open Subtitles | أجبرتنا أمنا على ذلك لأنها تدير مهنتك وأنت أردت أن تكون أقرب إلى (جاين) |
Hayır Daha ziyade bir kabus gibi. | Open Subtitles | لا إنها أقرب إلى كابوس لا أستطيع الهروب منه |
20. yüzyıl, evrene daha yakından baktığımız her seferde bize gerçeğin bilinmeyen bir başka katmanını göstermiştir. | Open Subtitles | القرن العشرين أظهر أن كل مرة نظرنا أقرب إلى العالم,نكتشف طبقة أخرى غير مُتوقَّعة من الحقيقة. |
Herkes sıfırla yüz arasında bir sayı seçsin, bu sayıların ortalamasını hesaplamaya çalışalım, ve bu ortalamanın üçte ikisine en yakın sayıyı tutana bir ödül var. | TED | كلّ شخص يختار رقما من 0 إلى 100، وسنقوم بحساب معدّل الأرقام ومن سيكون أقرب إلى ثلثي المعدّل سيربح جائزة. |
Ve kaybettiğimiz her saniye bizi korkunç bir cinayete yaklaştırıyor. | Open Subtitles | ولكل ثانية نحن نناقش حقائق معروفة نحن أقرب إلى القتل الجماعي لذا أَحتاج لسؤالك سؤالان بسيطان |
Her yeni çember seni intikamına yaklaştıracak. | Open Subtitles | كُل دائرة جديدة تجعلك أقرب إلى خصمك وإلى الانتقام |
Bu hayalet ışıkları genellikle kutuplarla sınırlı olsa da aşırı güçlü güneş fırtınaları onları ekvatora yaklaştırabilir. | Open Subtitles | بينما تقتصر تلك .. الألوان الطيفية إلى القطبين يمكن للعواصف الشمسية القوية للغاية دفعهم أقرب إلى خط الإستواء |