- Rahatsız etmek istemem ama yasak bölgede duruyorum. | Open Subtitles | ـ هل تشعر بالعطش؟ ـ كلا آسف على مقاطعتكما، لكنّنى أقف في المنطقة الحمراء، من أجل المخالفة |
Salonda duruyorum. | Open Subtitles | أنا أقف في الصالون، هناك رجل هنا اسمه بورتر |
Salonda duruyorum. | Open Subtitles | أنا أقف في الصالون، هناك رجل هنا اسمه بورتر |
Birinci kalede duruyordum, birinin bana sayı yaptıracak topu atmasını bekliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أقف في القاعدة الأولية والأفراد أوقعوني واحضروني للمنزل |
Evet, ama bu defa nehrin içinde ayakta duruyordum, ve kızı suyun altında gördüm. | Open Subtitles | نعم، لكن هذه المرة كنت أقف في نهر |
Daniel Harman'ın kıçını öpmek için sıraya girmeyeceğim sen de öyle. | Open Subtitles | لن أقف في الطابور من أجل امتياز تملُّق (دانيال هاردمان)، ولا حتى أنت |
Şu an tam da cinayetin işlendiği balkonda duruyorum.. | Open Subtitles | أنا أقف في نفس الشرفة حيث وقعت جريمة القتل |
Uzun boylu bir yakışıklı ile duruyorum. Hayır bu kadar kolay kurtulamaz. | Open Subtitles | أقف في ظل هذا الوسيم المتماسك، كلاّ، لا يبتعد بهذه السهولة. |
Açıkçası dairende duruyorum. | Open Subtitles | حسناً, ليكون هناك تعادل فأنا أقف في شقتك |
Eee, şu anda sizin simüleşeğinizin yanında duruyorum. | Open Subtitles | حسن انا أقف في مكان جميل ومشمس مع آلتك سيميوليت شادو |
Şu an tam olarak Connor'ın geçen yıI Noel Arifesi'nde... çarmıha gerildiği yerde duruyorum. | Open Subtitles | أنا أقف في المكان بالذات حيث تم العثور كونور صلب بالضبط قبل سنة واحدة اليوم عشية عيد الميلاد. |
Ufak bir odada sebepsiz yere kollarımı uzatmış duruyorum. | Open Subtitles | أنا أقف في غرفة صغيرة فقط و دراعاي ممدودتان دون سبب. |
Ondan cidden şüpheliyim, çünkü otelin lobisinde çırılçıplak duruyorum. | Open Subtitles | أشك في ذلك حقاً لأنني أقف في وسط ردهة الفندق عارياً تماماً. |
Dışarıda duruyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. | Open Subtitles | أنا أقف في الخارج لا أعلم ماذا تفعلون |
Pink Floyd'un çaldığı her Amerikan gösterisinde sahnenin yanında duruyordum. | Open Subtitles | كل عرض أميركي لفرقة "بينك فلويد" كنت أقف في جانب المسرح |
(Gülüşmeler) Banyoda, aynanın önünde ayakta duruyordum (Gülüşmeler) ağlıyordum, gözyaşları -- (Gülüşmeler) yanaklarımdan aşağı doğru akıyordu. | TED | (ضحك) كنت أقف في الحمام، أنظر للمرآة (ضحك) أبكي، دموع-- (ضحك) تنساب على وجهي. |
'Çünkü ikinizin aranızdaki herhangi birşeye engel olmak istemem. | Open Subtitles | لأنني لا أريد أن أقف في طريق أي شيء بينكما |
- Engel olmak istemem. - Biz sadece arkadaşızı, hepsi bu. | Open Subtitles | لا أريد أن أقف في الطريق - نحن فقط أصدقاء - |
Daniel Harman'ın kıçını öpmek için sıraya girmeyeceğim sen de öyle. | Open Subtitles | لن أقف في الطابور من أجل امتياز تملُّق (دانيال هاردمان)، ولا حتى أنت |
Her ne kadar harika geçmiş olsa da eğer Zoey ile daha mutlu olacağını düşünüyorsan aranıza girmeyeceğim. | Open Subtitles | وبمثل روعة علاقتنا، لو كنتَ تظنّ أنّكَ ستكون سعيداً أكثر رفقة (زوي)، لن أقف في طريقكَ. |