Benim de Endişelendiğim yaşıyan olan bir tanesi. | Open Subtitles | إنه عملاق حي ذلك الذي أقلق بشأنه |
Onlara güvenebilirsin. Endişelendiğim onlar değil. | Open Subtitles | يمكننا الوثوق بهم ليس من هم أقلق بشأنه |
Endişelendiğim tek şey sensin. İşte şimdi anladın mı? | Open Subtitles | أنت الشيئ الوحيد الذي أقلق بشأنه |
Beni endişelendiren onca aptalca şey. | Open Subtitles | كُلّ الغباء, الغباء اللعين الذي أقلق بشأنه |
Ama endişelenmem gereken tek şey fiziksel halin olarak değil. | Open Subtitles | لكن ليس منظوري للمشكلة الجسديّة الذي عليّ أن أقلق بشأنه |
Adamın yakalandığını söylediniz demek ki endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، لقد قلتم أن هذا الرجل ألقى القبض عليه إذاً لا يوجد ما أقلق بشأنه. |
Demek istediğim, sanki senin bu göreve getirilmenden Endişe duyanlar var gibi. | Open Subtitles | أعني لديك نظرة الغزالة أمام الأضواء الذي أقلق بشأنه ..تتقدم للميدان هناك |
Daha dün küçücük çocuktu. Bugün onun için endişeleniyorum. | Open Subtitles | أمس كان مجرد طفل صغير و اليوم أقلق بشأنه |
Hey, herkes gitmişken siz hala niye buradasınız? Para. Benim Endişelendiğim tek şey bu Bay Manus. | Open Subtitles | "المال, هذا ما أقلق بشأنه سيد "مانوس "يوجد كوليرا في قريتي "سيبيغال |
Hakkında Endişelendiğim de Chaplain'di zaten. | Open Subtitles | هل هو كابليان من يجب أن أقلق بشأنه |
Ama Endişelendiğim ben değilim... | Open Subtitles | لكن إنه ليس أنا من أقلق بشأنه, أنه... ... |
Endişelendiğim bu değil, Christopher, dikkat dağınıklığı. | Open Subtitles | هذا ما كنتُ أقلق بشأنه يا (كريستوفر)، قلّة التركيز |
Benim de Endişelendiğim şey bu. | Open Subtitles | . ذلك الذى أقلق بشأنه |
Beni endişelendiren de bu. | Open Subtitles | أنت من أقلق بشأنه |
Asıl endişelendiren su. | Open Subtitles | إنه الماء كل ما أقلق بشأنه. |
Beni endişelendiren o değil. | Open Subtitles | ! ليس هو من أقلق بشأنه |
Ortaya çıktı ki onun hakkında düşündüğüm kadar endişelenmem gerekmiyor. | Open Subtitles | اتضح أنه لم يكن علي أن أقلق . بشأنه كما اعتقدت |
Endişelenmemi gerektirecek bir şey olmadığını söylersen endişelenmem. | Open Subtitles | لذا , ما لم تقولي لي أن لدىَ ما أقلق بشأنه فلن أقلق |
Bana endişelenecek başka meseleler veriyordu. | Open Subtitles | فلقد أعطاني العمل شيئاً آخر أقلق بشأنه |
endişelenecek bir şey buldum. | Open Subtitles | وجدت شيئاً أقلق بشأنه |
Endişe etmemem gereken bir şey varsa, o da Ian'ın başka kadınlara bakması. | Open Subtitles | شيء وحيد لايستحق أن أقلق بشأنه هو أن أيان ينظر لمرأه غيري. |
Yanında değilken onun için endişeleniyorum. | Open Subtitles | أنا أقلق بشأنه عندما لا أكون قريباً |
Düşündüm de, bir yıl önce hafta içleri en büyük derdim | Open Subtitles | لقد كنت أفكر منذ عام الشيء الوحيد الذي كنت أقلق بشأنه في أيام الأسبوع |