Bir dış uzay katmanı var karadelik ve uydulara sahip araştırma uyduları ve meteor madenciliği dahil. | TED | تمثل أحد الطبقات الفضاء الخارجي فيه ثقب سوداء و أقمار إصطناعية و أقمار إصطناعية مخصصة للبحث العلمي و تعدين الكويكبات. |
Bogden uydularından birinde Tyranus adında biri işe aldı beni. | Open Subtitles | استخدمني رجل يدعى تايرانوس على أحد أقمار بوغدين |
Bu durumda birden fazla uydudan Çekiyor olmalılar. Askeri uydular. | Open Subtitles | فلابدّ أنّها تلتقط من أقمار صناعيّة متعدّدة أقمار صناعية عسكريّة |
NSA veya CIA uydularını kullan. | Open Subtitles | إذن حاول إختراق أحد أقمار المخابرات المركزية أو وكالة الأمن القومى |
Ay'a benziyor, halbuki burası Dünya! | TED | إنها تبدو مثل قمر من أقمار زحل و لكن في الحقيقة ، هي صورة لكوكب الأرض. |
İnsanlık tarihindeki dünya gözleme uydularının en büyük takım uydusu ve onlar değişen dünyamız hakkında tamamen radikal yeni veri kümeleri sağlayacaklar. | TED | إنها أكبر كوكبة أقمار لتصوير الأرض بالتاريخ وستوفر مجموعة بيانات جديدة تماما عن كوكبنا المتغير |
Normalde uyduları kullanmanız gerekir ve uydu yerleştirmek çok zaman alıcıdır. | TED | في العادة يتطلب الأمر استعمال أقمار اصطناعية ووقتا طويلا لإطلاقها. |
Bu yüzden ben ve arkadaşlarım Planet Labs'i kurduk ve uyduları son derece kompakt ve küçük ve daha becerikli yapmaya çalıştık. | TED | لذا أنشأت و أصدقائي بلانت لابس لصناعة أقمار فائقة الصغر صغيرة وبكفاءة عالية |
Biraz daha uzakta başka ilginç yerler bulunuyor, Jüpiter ve Satürn'ün uyduları. | TED | هناك بعض الأماكن التي تستحق الإهتمام إذا مانظرنا خارج حدود الكويكبات إلى أقمار كوكبي المشتري وزحل |
Çoğu zaman kamuoyuna hatta benim bilim insanı arkadaşlarıma Satürn'ün, Jüpiter'in uydularından bahsederken onları "Dünyalar" olarak adlandırıyorum. | Open Subtitles | عندما أصف للعامّة أو حتى لزملائي العلماء أقمار زحل أو المشتري |
Satürn'ün uydularından en büyüğü Dünya'mıza çok daha fazla benzer. | Open Subtitles | هناك واحد يشبه الارض كثيرا وهو أكبر أقمار زحل |
Özellikle Europa adında bir yer var ki, kendisi Jüpiterin uydularından biridir, yüzeyinde tümüyle buzdan oluşmuş, sanki okyanus üstünde yüzermiş gibi görünen bir yüzey görüyoruz. | TED | تحديدا هناك قمر يدعى يوروبا يوروبا هو أحد أقمار كوكب المشتري, حيث نشهد طبقة من الجليد التي تبدو كأنها تطفو فوق كميات كبيرة من المياه |
Neler gördüm? Yıldızlar, uydular, göz kırpan uçaklar -- bildiğiniz gökyüzü çöplüğü. | TED | ماذا رأيت ؟ نجوم , أقمار الصناعية طائرات , سماء غير مرغوبة بالمرة |
Bunlar, Güneş sistemimizde kuramsal alt uydulara sahip olabilecek uydular. | TED | هذه الأقمار في مجموعتنا الشمسية يُمكنها اِستضافة أقمار إفتراضية |
CIA'ın casus uydularını saptırdık ve olmamaları gereken noktaları arıyoruz. | Open Subtitles | تغيير مسار أقمار المخابرت التجسسيّة ونستثني الأماكن التي لا يمكن أن يتواجدوا بها عبر استقبال انبعاثات الحرارة |
Amerikan uydularını, izin almadan hacklemeni hiç uygun bulmuyorum. | Open Subtitles | لا أريدك أن تخترق حقاً أيّ أقمار صناعيّة أمريكيّة بدون ترخيص. |
Mega şehirlerle dolu, beş adet Ay ve 96 milyar nüfuslu. | Open Subtitles | يدور حوله خمسة أقمار ، وملئٌ المدن الضخمة ويعيشفيه96 مليارشخص . |
Bu insan tarihindeki en büyük takım uydusu olacak. | TED | ستكون أكبر كوكبة أقمار صناعية في التاريخ |
Hikâye 50 küsur yıl önce, ABD hükümeti foto keşif uydularının ilk jenerasyonunun ortaya çıkmasıyla başlıyor. | TED | القصة تبدأ منذ أكثر من 50 عاما مع إطلاق الجيل الأول من أقمار الاستطلاع للولايات المتحدة |
Şehrin üstünde hiç uydumuz yok, Jack. | Open Subtitles | ليست لدينا أقمار فوق منطقة (مترو) يا (جاك) |
Şimdi de tüm Jovian aylarının yörünge yollarını göster. | Open Subtitles | الآن، اظهري لي المسارات المدارية لجميع أقمار كوكب المشتري |
Satürn'ün en büyük ayı Titan'a göç etmeden önceki geçici uzay istasyonu. | Open Subtitles | كان بمثابة محطة فضائية مؤقتة "حتى ننتقل إلى "تايتن أكبر أقمار كوكب زُحل |
Aynı olsun yada farklı olsun güneş sistemimizdeki uydularda yaşamın keşfi evrene bakışımızı tamamen değiştirecektir. | Open Subtitles | سواءً كانت مثلها أو مختلفة تمامًا اكتشاف الحياة على أقمار نظامنا الشمسي سيغيّر من طريقة نظرتنا للكون |
Gökbilimciler ilk kez, Jüpiter'in aylarından birinin gezenin yörüngesinde döndüğünü gördüler. | Open Subtitles | للمرة الأولى الفلكيون يمكن أن يروا "إحدى أقمار "المشتري يدور حول والده العملاق |
Yörüngede kalan kamera uydularına bağlanabilen seri üretilmiş küresel televizyon setleri hakkında düşünüyordum. | TED | كنت أفكر فى إنتاج شامل لمجموعة تلفزيونات كروية والتي يمكن أن ترتبط بمدار كاميرا أقمار صناعية. |
Adel hem bir meteoroloji uzmanı hem de uydu mühendisi ve hava tahminlerinde uydulardan veri kullanıyor. | TED | أديل عالمة أرصاد جوية ومهندسة أقمار صناعية، وتستخدم البيانات من الأقمار الصناعية في توقعات الطقس. |
Uranüs hayal kırıklığı olsa bile, görüntü ekibi gezegenin uydularında bir sürü sürprizle karşılaştı. | Open Subtitles | إذا "اورانوس" كان شيئاً مُحبطاً إلا أن فريق التصوير وجد عديد من المفاجئات في أقمار الكوكب |