Tek söylediğim, bunu bildiğim bir hayvanın yapamayacağı. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه لم يكن نوع حيوان أنا أعرفه |
Tek söylediğim, seninle tekrar aynı evde yaşamak harika. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه كان من الرائع العيش معك مجددا,أنت تعرف |
Tek söylediğim bu iki kızda da temiz kesikler olduğu. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه في حالة هاتان الفتاتان كان الإستئصال نظيفاً |
-Benim Demek istediğim şu. İyi şeylerin yanı sıra sorunlarınız da vardı. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه مع كل شيء جيد في الزواج هناك مشاكل |
Demek istediğim en çok bu zamanlarda onu özlediğini anlıyorum. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه في أوقات كهذه، تفتقد أحبائك بشدة |
Ben sadece benim lisemde marş bandosu askeri düzende yürürdü diyorum. | Open Subtitles | ..ما أقوله أنه في مدرستي فرقة السير كانت تتمحور دائماً عن الإنضباط مثل الجيش |
- Bak, diyorum ki onu önemsiyorsan... - Liam'ı önemsiyorum zaten. | Open Subtitles | أنظري كل ما أقوله أنه أذا كنتي تهتمي به أنا اهتم بأمر ليام |
Sadece onun da diğerleri gibi Arınma için dışarıda olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه مسلح في الخارج بشكل تطوعي، بليلة التطهير |
Bones, tüm söylediğim, bazen oyunun içinde sadece kazanamayağını da anlamak zorundasın. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه أحياناً خلال اللعبة عليك أن تدركي أنه ليس بوسعك الفوز |
Tek söylediğim eğer bize bir şeyleri kanıtlamak için bu zavallı çocuğu kullanıyorsan bunun gerçekten kötü sonuçlanacağı. | Open Subtitles | إسمع، كل ما أقوله أنه سيكون من السيء جداً لو كنت تستخدم هذا الشاب لتبرهن لنا شيئاً ما. |
Bak, söylediğim tek şey bildiğimiz şeylere güvenerek bu düğünü iptal etmek çok utanç verici olurdu. | Open Subtitles | أنظر , كل ما أقوله أنه سيكون من الخزي حقيقي إلغاء الزفاف الآن بناءً على ما نعرفه |
Tek söylediğim, arayabilirler. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه ربما تتلقين مكالمة. |
Tek söylediğim, bu çok kötü bir kazanma durumu. | Open Subtitles | ما أقوله أنه وضع شديد الخطورة |
Tamam, tek Demek istediğim herhangi birisi başka birisinin eşyalarını karıştırabilir. | Open Subtitles | حسنا, كل ما أقوله أنه أحدهم يمكنه البحث في أشياء الآخرين |
Evet üzgünüm. Demek istediğim o buradan oynuyordu bizimle, ben evimdeydim. | Open Subtitles | أجل أنا آسف ما كنت أقوله أنه كان يلعب من هنا و أنا من منزلي |
Sadece dikkatli olalım diyorum. | Open Subtitles | كل ما أقوله أنه يجب أن نكون حذرين |
Ay, ne diyorum ben? Elbette pabuçlar benim. | Open Subtitles | أعنى , ما أقوله أنه بالطبع حذائى |
Kendisi konuşuyor ise Bak, söylüyorum, hepsi bu sorunları, sihirli değil normal olabilir. | Open Subtitles | ، انظري ، كل ما أقوله أنه إذا كان يتحدث مع نفسه . فربما مشاكله قد تكون طبيعية و ليست سحرية |