Ayrıca dairemize sığacak, bulabildiğim en büyük şey o. | Open Subtitles | و هذا أكبر شيء وجدته يتناسب مع حجم شقتنا |
Ayrıca dairemize sığacak, bulabildiğim en büyük şey o. | Open Subtitles | و هذا أكبر شيء وجدته يتناسب مع حجم شقتنا |
Bir yarışma kazanıyorum muhtemelen başıma gelecek en büyük şey... | Open Subtitles | لقد ربحت مسابقه .. ربما أنها أكبر شيء حدث لي في حياتي |
Hasat Festivali kariyerimde yaptığım en büyük şey. | Open Subtitles | مهرجان الحصاد هو أكبر شيء فعلته في حياتي المهنية |
Muhtemelen yaptığımız en büyük iş olacak. | Open Subtitles | إنّها على الارجح أكبر شيء قمنا به من أيّ وقتٍ سابق |
yaptılar. Ama yaptıkları en büyük şey yaptığımızın tamamen tersi oldu: bağımlılar için kocaman bir iş yaratma programı ve küçük işler kurmak için mikro kredi. | TED | ولكن أكبر شيء يقومون به كان معاكسًا تمامًا لما نقوم به: برنامجًا ضخمًا لخلق فرص عمل للمدمنين وتخصيص قروض صغيرة لإقامة مشاريع صغيرة. |
Şey, bu şimdiye kadar yaptığım en büyük şey. | Open Subtitles | حسناً، هذا أكبر شيء فعلته بحياتي |
Bu, Uni-Prod'un dizileri geliştirmesi için şu zihinsel engelliyi işe almasından beri gerçekleşen en büyük şey! | Open Subtitles | هذا أكبر شيء حدث منذ ان قامت "يونيبرود" بإستئجار هذه البريطانية لتدير تطوير الدراما |
Sana söylüyorum, kaptan, bu Kong denen dünyadaki en büyük şey. | Open Subtitles | أؤكد لك ايها القبطان أن (كونج) أكبر شيء في العالم |
Bu, bildiğim en büyük şey. | Open Subtitles | وهو أكبر شيء وأنا أعلم. |
Ash, bu şimdiye kadar yaptığımız en büyük iş. | Open Subtitles | (آش) , هذا أكبر شيء فعلناه |