Karnabaharın gülden daha güzel olduğunu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | تصادف أنني أعتقد أن القرنبيط أكثر جمالاً من الوردة |
Böyle bir teslimiyetten daha güzel bir şey olabilir mi. | Open Subtitles | ليس هناك شيء أكثر جمالاً من السماح لذلك بالحدوث بتلك الطريقة |
Ve şu anda, tacı kazandığınız zamankinden bile daha güzel olduğunuzu söylemeliyim. | Open Subtitles | وتبدين أكثر جمالاً من اليوم الذي فزتي فيه |
İngiliz yaz akşamları kadar güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا شىء أكثر جمالاً من أمسيات الصيف الأنجليزي |
Kuşkusuz, tüm arkadaşlarından çok daha güzelsin. | Open Subtitles | فبلا شك أنتِ أكثر جمالاً من كل صديقاتك. |
Baloya en son birlikte gittiğim kızdan çok daha çekicisin. | Open Subtitles | أنتِ أكثر جمالاً من رفيقتي في آخر حفل راقص لي |
Deminden beri merak ediyorum. Bir gülden daha güzel olmak nasıl bir duygudur? | Open Subtitles | لقد كنت أتسائل منذ البداية ما هو شعور المرأ عندما يكون أكثر جمالاً من الوردة ؟ |
-şimdiye dek gördüğü herşeyden daha güzel ve o an herşey tamamen berraklaşmıştı. | Open Subtitles | وإخترق عبر الغيوم، وهذا هوا، أكثر جمالاً من أي وقت مضى. |
Söylemem gerekirse, bir öncekinden çok daha güzel. | Open Subtitles | أكثر جمالاً من الذي إرتديته سابقاً، لو سمحتِ لي بالقول. |
Cariyelerin hepsi eşlerden daha güzel olur bu yüzden de daha çok sevilirler. | Open Subtitles | كل المحظيات يجب أن يكونوا أكثر جمالاً من الزوجة كي يُحَبوا أكثر |
Hatta tanrıça Thetis'in kendisinden bile daha güzel olan. | Open Subtitles | أو في الجنة.حتى أنها أكثر جمالاً... ... من الآلهة ثيتس نفسها... |
Herkes Candace'ten daha güzel ve daha iyi yüzücü olduğumu söylüyordu. | Open Subtitles | الجميع قال أنني أكثر جمالاً من "كانديس" وأفضل سباحة |
Yunanistan'daki tüm kadınlardan daha güzel. | Open Subtitles | أكثر جمالاً من كل نساء اليونان |
Merdivenler buradakilerden daha güzel... | Open Subtitles | السلالم أكثر جمالاً من التي هنا |
Gün doğumundan daha güzel bir şey var mıdır? | Open Subtitles | هل هناك شيّء أكثر جمالاً من شروق الشمس؟ |
"Bir soğan göz kamaştırıcı tüyleri olan bir kuştan daha güzel." "Marketteki bir ton balığı ise okyanusun derinliklerinden gelen bir torpido, yüzen bir kurşun, şimdi ise önümde ölü yatıyor." | TED | البصلة "أكثر جمالاً من طائر ذو ريش مسبب للعمى" بينما التونة في المتجر هي "قذيفة منبثقة من عمق المحيط، صاروخ عندما سبحت، هي الآن مستلقية أمامي، ميتة" |
Poe sanatın güzellik anlamına geldiğine ve güzel bir kadının ölümünden daha güzel bir şey olmadığına inanıyordu. | Open Subtitles | يؤمن (بو) بأنَّ الفن كانَ يتعلق بالجمال وأنَّ لا شيء أكثر جمالاً من موت إمرأة جميلة |
Cidden asla ve asla bu kadar güzel görünmemiştin. | Open Subtitles | تمهلي ، بجدية لم تبدي أكثر جمالاً من قبل |
Seni hiç bu kadar güzel görmemiştim. | Open Subtitles | أكثر جمالاً من أي مرة رأيتكِ فيها |
Şu an her zamankinden çok daha güzelsin. | Open Subtitles | لم تكوني أكثر جمالاً من هذه اللحظة |
Sesinden çok daha güzelsin. | Open Subtitles | أنت أكثر جمالاً من صوتك |
Baloya en son birlikte gittiğim kızdan çok daha çekicisin. | Open Subtitles | أنتِ أكثر جمالاً من رفيقتي في آخر حفل راقص لي |