Bu göreve sadece tecrübelerinden fazlasını getireceğini biliyordum. | Open Subtitles | أعلم، إنه سيجلب إلى العمل أكثر مِن فقط خبرته الطويلة. |
Kusura bakma, daha fazlasını veremiyoruz. Çok da kuvvetli sayılmayız. | Open Subtitles | أنا آسف لانستطيع إعطاؤك أكثر مِن ذلك فنحنُ فى حاجة إلى الباقى |
Ve ona hayır diyebilecek bir pozisyonda olmadığını biliyordu tabio da tedavi faturalarından fazlasını talep etti. | Open Subtitles | واكتشفت أنّه ليس في موقف ليرفض وقرّرت أنّها تُريد أمراً أكثر مِن دفع فواتيرها الطبيّة. |
Romantik fikirler hoşuma gidiyor ama bundan daha fazlası olması gerekiyor. | Open Subtitles | أحب الفكرة الرومانسية ، لكن هذا سيؤال إلى أكثر مِن ذلك. |
Sana sahip olduğum sürece bir değirmencinin kızı olmaktan fazlası olamam. | Open Subtitles | طالما أنتِ معي، لن أستطيع أنْ أكون أكثر مِن ابنة طحّان |
Bu çayırlık için onlarla yarış halinde olduğumuzu sanıyorlar. Saldırılarının sebebi bizi öldürmekten ziyade kendi alanlarını belirleme amaçlıydı. | Open Subtitles | في تفكيرهم، نحنُ نحاربهم مِن أجل الحصول على الأرضِ ذلك الهجوم كان بِشأنِ المطالبة بالمكانِ أكثر مِن قتلنا |
Yani bunu tasarlayan kimse ...bir veya daha fazlasını mı hedeflemiş? | Open Subtitles | لذا أتظن أن مَن فجَّر القنبلة كان يستهدف واحدًا أو أكثر مِن هؤلاء الثلاثة؟ |
Bu çöplükte 48 saatten fazlasını harcayamam. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقضي أكثر مِن ثمان وأربعين ساعة في هذا المكان القذر |
- Aslında çok daha fazlasını yaptın Düşesim. | Open Subtitles | لقد قمتِ بما هو أكثر مِن هذا، يا دوقتي. |
Her zaman anlattığından daha fazlasını bileceksin. | Open Subtitles | ستعرفين دائمًا أكثر مِن ما تقولي. |
Ama sen gözlemekten çok daha fazlasını yaptın. | Open Subtitles | لكنّكَ فعلتَ أكثر مِن مجرّد المراقبة. |
- Ben fazlasını yaptığını düşünüyorum Katya. | Open Subtitles | أعتقد أنّك فعلت أكثر مِن ذلك , كاتيا |
İhtiyacın olandan fazlasını, değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أكثر مِن اللازم. |
Sana sahip olduğum sürece bir değirmencinin kızı olmaktan fazlası olamam. | Open Subtitles | طالما أنتِ معي، لن أستطيع أنْ أكون أكثر مِن ابنة طحّان |
Karen Cartwright kandırmak için ağartıcı ve mobilya cilasından fazlası gerek. | Open Subtitles | أنه سَيَأْخذُ أكثر مِن تنظيف،تلميع أثاث لخَدعة كارين كارترايت. |
Elimde o kızın kanından çok daha fazlası var. | Open Subtitles | يداي ملطّختان بما هو أكثر مِن دم تلك الفتاة |
Senden iyilik isteyeceğim gün gelip çattığı zaman yarım bir sandviçten çok daha fazlası olacak. | Open Subtitles | و عندما يحلّ اليوم الذي أقدّم فيه طلبي، سيكون أكثر مِن مجرّد نصف شطيرة. |
4 yıldır gözlerini açmanı bekledim burada olduğumu ve arkadaştan fazlası olduğumu görmeni bekledim. | Open Subtitles | أربع سنواتٍ في انتظاركِ لتفتحي عينيكِ وتري أنّي هنا وأنّي أكثر مِن مُجرّد شريك. |
Sonuçta hiçbirimiz açığa vurduklarımızdan fazlası ya da azı değiliz. | Open Subtitles | ففي نهاية الأمر ، نحنُ لا نُمثّل شيئاً أكثر مِن ما نظهره للآخرين |
Bu çayırlık için onlarla yarış halinde olduğumuzu sanıyorlar. Saldırılarının sebebi bizi öldürmekten ziyade kendi alanlarını belirleme amaçlıydı. | Open Subtitles | في تفكيرهم، نحنُ نحاربهم مِن أجل الحصول على الأرضِ ذلك الهجوم كان بِشأنِ المطالبة بالمكانِ أكثر مِن قتلنا |