Yıldız ölümleri olmadan Oksijen açığa çıkamaz. Hidrojen ve helyumdan ağır diğer elementler oluşamaz. Bu durumda yaşam da mümkün olmaz. | TED | لذلك بدون موت نجمي؛ لن يكون هنالك أكسجين أو عناصر أخرى أثقل من الهيدروجين والهيليوم، ومن ثم لن تكون هناك حياة. |
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için hastayı yüksek basınçlı Oksijen çadırına koymak nerede yazıyor? | Open Subtitles | لا يوجد قانون يقول أنه يجب وضع المريض أكسجين لعلاج مشاكل جهاز المناعة |
Peki, göz kapakları ve saç çizgisindeki noktasal kanamalardan hareketle... Oksijen yetersizliği diyebilirim. | Open Subtitles | حسنًا، على حسب النزيف الطفيف في الجفون ,وحول دائرة العشر سأقول نقص أكسجين |
Kapı açıldığında oksijene ihtiyacımız olacak, bu kadar. | Open Subtitles | سنحتاج أكسجين بينما تفتح هذة الأبواب . بسرعة |
Tamamen hareketsiz bir insan bile oksijensiz bir ortamda dört dakika içinde boğularak ölür. | Open Subtitles | لو أنت فى وضع هادئ تماما سوف تأخذ أربع دقائق بدون أكسجين لتموت ولكنك لست هادئا أليس كذلك؟ |
Öyle ama artık başkasının oksijenini sormadan almamam gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | حسناً ، الان أعرف لا أخذ أكسجين أحد بدون سؤاله أولاً |
Ben de E! , TLC ve Oxygen'dim. | Open Subtitles | ورايان "إمس أنبسي" وأنا "إيتلسي" و "أكسجين" |
Astronotların yeterli oksijeni var fakat, | Open Subtitles | بينما يمتلك رواد الفضاء أكسجين كافي لإبقائهم على قيد الحياة |
Yani daha çok oksijenin olduğu yer, tahmin etmişsinizdir. | TED | وهو فعلياً المكان الذي يوجد به أكسجين أكثر، حسناً؟ |
Böcekler çok daha fazla büyüyebiliyor ve hala vücutlarına yetecek kadar Oksijen alabiliyorlardı. | Open Subtitles | إستطاعت الحشرات حينها النمو أكبر بكثير. و الحصول على أكسجين كافي في أجسامها |
Oksijen azalabilir, daha fazla patojen ve bazı mikroplar tarafından üretilen toksinler olabilir. | TED | قد يكون هناك أكسجين أقل، قد يكون هناك المزيد من مسببات الأمراض وقد يكون هناك سموم تُنتجها بعض هذه الميكروبات. |
Gezegende hiç hayat yoktu, atmosferde hiç Oksijen yoktu. | TED | لم تكن هناك حياة على الكوكب، ولم يكن هناك أكسجين في الغلاف الجوي. |
Ama bitkiler ve fotosentez olmasa hiç Oksijen olmazdı, neredeyse hiç. | TED | ولكن دون نباتات وأحياء تقوم بالتركيب الضوئي لن يكون هناك أكسجين فعليا, لا أكسجين في الغلاف الجوي |
İçi insan vücuduyla aynı koşullara sahip, 37 derece santigrat, %95 Oksijen. | TED | مجهز بنفس الظروف الموجودة بجسم الانسان, درجة حرارة 37 و 95% أكسجين |
Hasta anemiliydi. Az kan, az Oksijen. | Open Subtitles | لقد كانت تعانى من فقر الدم ودم قليل يعنى أكسجين قليل |
Bu durumda beyin zaten daha az Oksijen alıyordu. | Open Subtitles | فدماغها كان يتحصل على أكسجين قليل بأية حال |
Karbondioksitle tepkimeye girer ve onu oksijene dönüştürürdü. | Open Subtitles | و هذا سيتفاعل مع ثاني أكسيد الكربون ويحوله إلى أكسجين |
Reaksiyon o kadar şiddetlidir ki, ...suyu, hidrojen ve oksijene ayrıştırır. | Open Subtitles | حسنا , ... رد الفعل كان شديد جدا حيث أنه فصل الماء ال هيدروجين و أكسجين و بالتالي أضاف الوقود الى النار |
Bir dakikadan daha az bir süre oksijensiz kaldı, hipoksi olamaz. | Open Subtitles | كان بدون أكسجين لأقل من دقيقة فقط ليس نقص أكسجين |
Yumurtalığın oksijensiz yaklaşık 6 saati var. | Open Subtitles | يمكن للمبيض أن يعيش لمده 6 ساعات بدون أكسجين |
Bir başka çılgın fikrin için bu adamın oksijenini mi alacaksın? | Open Subtitles | هل ستأخذ أكسجين هذا الرجل لأجل واحدة من أفكارك المجنونة؟ |
Oxygen kanalı şimdiden bebek madencilerle ilgili bir film çekmeye başladı. | Open Subtitles | "حسنا, من الأفضل أن تسرع يا "جاك قناة "أكسجين" تعمل بالفعل على إنتاج فيلم |
Henry dalmaya gitti. Bir tank dolusu oksijeni var. | Open Subtitles | هنري على وشك أن يغوص ، وكما تعلمين حصل على أنابيب أكسجين وعدة كاملة |
Bu kayaçlar atmosferde oksijenin olmadığı okyanusun üst katmanlarında Oksijen bulunan orta dönem kayaçlarıdır. | Open Subtitles | تؤرخ هذه الصخور الفترة المتوسطة بين التي لم يكن فيها أكسجين في الغلاف الجويّ، والتي كان فيها أكسجين في المحيط. |