Bundan kurtulmak için ortaya bir şey koymalıydım. | Open Subtitles | كان أمراً يفترض أن أكشفه لأنتهي من الأمر |
Ve bugün... sana gerçekleri söylemeye geldiğimde sırrım benden önce ortaya çıkmış. | Open Subtitles | واليوم، حين جئت لإخبارك بالحقيقة انكشف سري قبل أن أكشفه أنا |
ortaya çıkaracağım şey, herkesin kaldırabileceği bir şey değil. | Open Subtitles | ما أنا على وشك أنْ أكشفه لا يتحمله أصحاب القلوب الضعيفة |
Bu ortaya çıkmasını istediğim son şey. Ödemeyi yap. | Open Subtitles | هذا آخر أمر أريد أن أكشفه ادفعي له |
Bu yüzden Woodbury'ye döndüm işte. Gerçek kişiliğini ortaya çıkarmak için. | Open Subtitles | لهذا عُدتُ إلى (وود بيري) حتى أكشفه على حقيقته |