Bunun, bu kadar evrensel bir deyiş olacağını fark etmemiştim. | TED | لم أكن أدرك أن هذه العبارة ستكون بهذه العالمية. |
Home Counties'in bu kadar güzel olduğunu hiç fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك في المقاطعات الرئيسية كانت جميلة جدا. |
Ah özür dilerim hanım efendi bir bayanın saçını kestiğimin farkında değildim | Open Subtitles | أوه، أنا آسف، سيدتي. لم أكن أدرك أنا كان قص الشعر للسيدة. |
- Ne? Kürsüde yalan söyleyecek kadar cesaretli olduğunu fark edemedim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنه لديه الجرأة للكذب على المنصة |
Çikolata adli tıbbı konusunda bu kadar uzman olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أدرك كنت قد رئيسيا في الطب الشرعي الشوكولاته. |
10 yaşındayken bunun ne kadar müthiş birşey olduğunu anlamamıştım. | TED | وعندما كنت في العاشرة، لم أكن أدرك مدى روعة هذا الأمر. |
Kennedy'nin düzen için bu kadar tehlikeli olduğunu hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أن كينيدي كان في غاية الخطورة لأنه يجرى تغييرات |
Kusura bakma, dinozor metabolizması konusunda uzman olduğunu fark etmemişim. | Open Subtitles | أنا آسف، لم أكن أدرك أن كان لديك معرفة الخبراء في نظم الميتوبلازما للديناصورات. |
Arabanın uçurumun ucuna geldiğini fark edememişim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنني متجه بالسيارة نحو الحافة |
İlaçların bu kadar pahalı olduğunu tahmin etmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك L الدواء الجديد هي مكلفة جدا. |
Beni bağışla, uzman bir hekimle konuştuğumu fark etmemiştim. Doktor... Patlama. | Open Subtitles | أعذرني , لم أكن أدرك أنِ أتحدث الي دكتورة مُحترفة؟ |
O parayı attığın zaman, ve kalmak istediğimi söylediğimde, o zaman fark etmemiştim, ama o sırada seni düşünüyordum. | Open Subtitles | عندما قلبت تلك العملة وقلت إنني أريد البقاء لم أكن أدرك حينها |
Şimdiye kadar hiç fark etmemiştim ama senin karın da epey seksiymiş. | Open Subtitles | أنت تعلم، لم أكن أدرك ان زوجتك رائعة الجمال |
Onun senin kadar inatçı olduğunu fark etmemiştim ama hâlâ senin bir şeyleri başardığını düşünüyorum. | Open Subtitles | لم أكن أدرك انه هو فقط عنيد مثلك ، ولكن ما زلت اعتقد أنه بامكانك تصحيح الامور. |
Kalp kırma konusunda bir zaman sınırı olduğunun farkında değildim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك هناك حد زمني للقلوب المنكسرة |
Patronun karısıyla yattığımın farkında değildim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنني أعاشر حميمياً زوجة الرئيس. |
Açıkçası ne kadar acil olduğunu fark edemedim. | Open Subtitles | من الواضح إنني لم أكن أدرك أن الأمر كان طارئ |
- Komando okulu olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | ساحر تماماً . لم أكن أدرك أنها مدرسة فدائيين |
Kimsesiz çocuk resmini kastettiğinizi anlamamıştım da. Anladım. | Open Subtitles | ـ لم أكن أدرك إنّكِ كنتِ تقصدين ذلك المتشرد ـ فهمت |
O ana kadar bir kadın tarafından sevilmenin güzelliğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك حتى الآن كم هو جميل الشعور بحب إمرأه |
Sen ve ailenin bu yeni anlaşmaya bu kadar karşı olduğunuzu fark etmemişim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنك وكانت عائلتك جدا حتى معادية إلى ترتيب جديد. |
Ne kadar şirin olduğunu fark edememişim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنك لازلت جميلة للغاية |
Pardon. Programının sıkı olduğunu tahmin etmemiştim. | Open Subtitles | معذرة لم أكن أدرك بان جدولك الزمني ضيق |
Neden daha önce anlamadım bilmiyorum. | Open Subtitles | أنه واضح وأنا لا أعرف لماذا لم أكن أدرك ذلك من قبل |
Peki, birçoğunuzun gitmeyi bu kadar çok istediğini farketmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أن العديد منكم يود الذهاب بلهفه |
Ama... bu kadar uzaklara gittiğimin farkında değilim. | Open Subtitles | لكنني لم أكن أدرك انها قد تذهب إلى هذا الحد |