Seni götürmem için tek ihtiyacım sekiz bardak kadar su. | Open Subtitles | كُلّ ما أحتاجه للمضي معك هو 8 أكواب من الماء |
Hepimiz her gün bundan sadece 8 bardak içmeliyiz, çünkü insanız. | TED | جميعنا، يوميا، نحتاج فقط ثمانية أكواب من هذا، لأننا بشر. |
21. yüzyıl, daha büyük bardaklar inşa etmemize olanak veriyor; çok daha büyük bardaklar. | TED | والقرن الـ 21 يسمح لنا الان ببناء أكواب أكبر ، أكواب أكبر بكثير. |
- Altı fincan kahve içti... hem insanlar çocuklarını unutmazlar. | Open Subtitles | لقد تناول ستة أكواب من القهوة والناس لا ينسون أولادهم |
Muse, bize dört tane buzlu kapuçino yapar mısın lütfen? | Open Subtitles | أرجوك أن تحضر لنا 4 أكواب كابتشينو يا ميوز |
Sadece kimya laboratuvarlarında değil, tişörtler, kahve kupaları ve duş perdeleri üzerinde de görebilirsiniz. | TED | إنه لا يستخدم فحسب في كل مخبر كيميائي حول العالم ولكن يمكن رؤيته على الملابس و على أكواب القهوة وحتى على ستائر الحمام |
tabii ki o strafor kahve bardakları artacak. | TED | حسنا، أكواب القهوة المصنوعة من الستايروفوم بالتأكيد سوف تتراكم. |
Suyu altı bardak una boşaltıyorsun. | Open Subtitles | ثم تضيف ستة أكواب من الدقيق مع قليل من الماء |
Biz büyük peynirli pizza ve çocuklar için 3 bardak süt alalım. | Open Subtitles | أريد بيتزا كبيرة بالجبن و3 أكواب حليب للأطفال |
5 bardak doğranmış Porcini mantarı.., ...yarım bardak zeytin yağı.., ...1,5 kilogram kereviz... | Open Subtitles | خمسة أكواب من الفطر الخنزيري المقطّع، نصف كوب من زيت الزيتون، ثلاثة أرطال كرفس. |
Bu kızlar bizim gibileri arzuluyor. Dört de bardak. | Open Subtitles | نحن كل ما تريد هذه الفتيات و أربعة أكواب |
Üç bardak dolusu kafeinsiz kahveyle, bir bardak sütlü kahve. | Open Subtitles | و معى ثلاثة أكواب من القهوة ليست بها طبقة |
Mesela Narragansett birası yerine ateşli piliçin tekinin "Hapishanelere yardım için iki bardak alın" dediği zamanki gibi. | Open Subtitles | مثلما كنا، عند لافتة البيرة حيث الفتيات الجميلات لديهم أكواب و أباريق |
Küçük olanları da, senin yazın daha küçük olduğu için. İsimlerimiz yazılı bardaklar. | Open Subtitles | ملصقات أصغر للمراسلات بيننا أكواب عليها أسمائنا |
Bunu kutlayalım. Beş fincan kahve içtim. | Open Subtitles | ظننت اننا نستطيع الإحتفال حضيت بخمس أكواب من القهوة |
Komiser. Komiser, bunlardan günde 4 tane içiyorum. | Open Subtitles | أيّها النقيب، أيّها النقيب، أتناول 4 أكواب من هذه يومياً. |
Ve içerisinde bir mıknatıs gizleyen ve oradaki pusulaları delice döndüren, onların her zaman merkezinde gözüken, esspreso kupaları yaptık | TED | وكان لدينا أكواب اسبريسو مصنوعة خصّيصا، تمّ إخفاء مغناطيس داخلها، بحيث تجعل عقارب تلك البوصلات تتحرّك بجنون، وتتجه صوبها بإستمرار، |
Hey, Jake, Mel bilmek istiyor ki... o bu snooty-faluty bardakları nerede bulabileğini. | Open Subtitles | جاك ميل تريد أن تعرف. أين يمكنها العثور على أكواب عميقة؟ |
Zincirler birbirine vuruyor, çay fincanları havada uçuyor. | Open Subtitles | قعقعة السلاسل أو أكواب الشاي تطير عبر الغرفة؟ |
Alt tarafı, müşterilerinin bardaklarını doldurmaya çalışan bir bar sahibiyim. | Open Subtitles | أنا مجرد مالك نادي بسيط. محاولا ابقاء أكواب زبائنه مليئه. |
Bu zamana kadar kahve bardağı kapakları hakkında neredeyse hiç düşünmemiştim. | TED | وحتى هذه اللحظة، لم أعر أغطية أكواب القهوة أي اهتمام تقريبًا. |
Köşedeki masaya en iyi şampanyanızdan bir şişe ve dört kadeh alalım lütfen. | Open Subtitles | أريد زجاجة من افضل شامبانيا لديك، وأربعة أكواب من فضلك للطاولة التي بالزاوية |
Şarap için ne kullanıyorsun, promosyon kahve fincanı mı? | Open Subtitles | ماذا كنت تستخدم للنبيذ، أكواب القهوة الترويجية؟ |
Çünkü bu kaçınılmaz ayrılık gerçekleştiğinde yeni kupa almak istemiyorsun. | Open Subtitles | لأنه حين يأتي الإنفصال الحتمي أنت لا تريد شراء أكواب جديدة |
Bay Vızwell, üç kabı doldurduk, hâlâ kilolar dolusu geliyor! - Sanırım üretimi durdurmalıyız! | Open Subtitles | لقد أدخلوا 3 أكواب و لا زال قادماً يجب أن تغلق |