"ألومها" - Traduction Arabe en Turc

• suçlamıyorum
• suçlayamam
• suçlamadım
• suçlamam
• suçlayamıyorum
• Suçladığım
• suçladığımı
• Hak veriyorum
• onu suçluyorum

Onu suçlamıyorum tabii. Vic şeytani bir çekiciliğe sahip.
هذا لا يعنى أننى ألومها ان فيك رجل جذاب للغاية

Hoşlandığım tipde adam olduğun için onu suçlamıyorum.
أنا لا ألومها على ذلك فأنت من نوعية الرجال الذي يعجبونني

Yaptığım onca şeyden sonra onu pek suçlamıyorum doğrusu.
لأخبرك بالحقيقة , بعد الطريقة التي عالجت بها الأشياء لا ألومها حقاً

Olsa bile onu suçlayamam. Bunu yapacağını sanmıyorum.
لن ألومها ان فعلت لا اعتقد انها ستفعل هذا

Ama duyguları değişmeyecek ve bunun için onu suçlayamam.
لكن أنا لا أعتقد أنّ مشاعرها ستتغيّر وأنا لا ألومها

Bana güvenmiyor ve ben de onu suçlamıyorum çünkü yüzüne baka baka yalan söyledim.
هي لا تثق فيني أصلاً وأنا لا ألومها لأنني كذبت في وجهها

Bana kızgın olduğu için onu suçlamıyorum ama nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum.
والآن أتهمها بجريمة وبالتأكيد لا ألومها لامتعاضي لكني لا أعرف ما يفترض بي أنا شرطية

Onu suçlamıyorum. Kahrolası bir savaş işte.
لن ألومها أو أيّ شئ، ولكن سألوم الحرب اللعينة

Onu seni aldattığı için suçlamıyorum özellikle de önce sen onu aldatmışken.
وأنا لا ألومها إن بحثت بالخارج خاصةً إن اكتشفت أنك كنت تخونها أوّلًا

Sanırım onu ​​suçlamıyorum söyleyemem.
حسناً لا يمكنني أن أقول أنني ألومها

- Onu suçlama şimdi. - Onu suçlamıyorum.
لا تلقي بالوم عليها - أنا لا ألومها على أي شيء -

- Denise sadece ilk seferin özel olmasını istiyor, ben de onu suçlamıyorum.
-دينيس تريد فقط المرة الأولى أن تكون مميزة و أنا لا ألومها

O güçlü bir kız ve bunu istediği için onu suçlayamam. Elimde olsa ben de öyle yapardım.
إنها فتاةٌ كبيرة ، ولا ألومها على الإنتظار

Bunu kullanan şeytani zekaları da suçlayamam.
ولا يمكنني ان ألومها كيف العقول الشريرة تستغلها

Tanrı aşkına Bea, biraz ot çekiyor diye suçlayamam ki kızı.
الهي , بي . اذا كانت تدخت القليل من المخدرات فأني لا ألومها

Şehri temizlemesinden dolayı onu suçlayamam.
لا يمكنني أن ألومها من رغبتها لتنظيف المدينة

Kimseyi dinlemek istemiyor ve bu konuda onu suçlayamam.
إنّها تأبى الإنصات لأيّ أحد، ولستُ ألومها.

Ama onu suçlamadım.
وأنا لا ألومها مطلقاً

Neyse, her şey çok hızlı oldu. Beni hatırlamazsa onu suçlamam.
عامّة انتهى الأمر سريعًا، ولن ألومها إن لم تذكرني.

Tanrım, o kadın adamın ölmesini istiyor ya, suçlayamıyorum onu.
يا إلهي، أنا لا ألومها على تمنيها أن يموت القاضي

Benim onu Suçladığım gibi.
كما كنت ألومها.

Eğer bu doğruysa, onu suçladığımı söyleyemem.
إذا هذا صحيح, فلا أستطيع القول أنني ألومها.

- Yok. Ona Hak veriyorum.
لا شيء ، أنا لا ألومها

Evet, onu suçluyorum.
-أجل أنا ألومها