Yani bunca yıldır yaptıklarımız aslında çok basit, ufak bir araç kullanıyoruz: Üç kere arka arkaya neden sorusunu sormak. | TED | و لذلك، ما كنا نفعله طيلة هذه السنين هو أمر بسيط جدا، استخدام أداة بسيطة و هي السؤال بلماذا ثلاث مرات على التوالي. |
Gerçekten çok çok basit, ama çok da karmaşık. | TED | إنه أمر بسيط جداً، ولكن معقد جداً أيضاً. |
Ve bu çok basit. | TED | هذا أمر بسيط للغاية، لم علينا أن نهتم بهذا ؟ |
Gelenekler hepimizi ait ve bu sadece basit bir tanesi. | TED | التقاليد تنتمي إلينا جميعًا، وهذا أمر بسيط. |
Kredi notu gibi basit bir şeyle, insanlara kendi geleceklerini inşa etme gücü veriyoruz. | TED | من خلال أمر بسيط مثل نقاط الأهلية الائتمانية، نقوم بإعطاء الناس القدرة على بناء مستقبلهم. |
Yirmi yıllık küçük bir şey, arada aşk olduğu müddetçe aşkı durduracak kadar güçlü değil. | Open Subtitles | أمر بسيط قليلاً كعشرين عاماً ليس كافياً لإيقاف الحب طالما أن هناك حب من الأساس |
Maaşın için avans verdiğim on pound ile ilgili bir mesele var. | Open Subtitles | هناك أمر بسيط يتعلق بعشرة دولارات أعطيتها لك مقدما من راتبك |
Öyleyse motorları tamir edip, güneşten uzaklaşacağız. Bu kadar basit! | Open Subtitles | إذن علينا إصلاح المحركات لنبتعد بالسفينة عن الشمس، أمر بسيط |
çok basit; eğer sonuca odaklı sorular soruyorsanız neticeye ulaşmak istediğinizi anlarsınız. | TED | إنه أمر بسيط: ستعلم أنك تركز على النتيجة النهائية عندما تطرح أسئلة عنها. |
- çok basit, nişan alıp tetiği çekeceksin. | Open Subtitles | انه أمر بسيط جدا.. فقط, صوّب على الهدف, واضغط الزناد |
çok basit, beni hep rahatlatmıştır. | Open Subtitles | إنه أمر بسيط. دائماً ما يجعلني أشعر بالراحة. |
çok basit, siz entel yazarlar, bunu asla düşünemezdiniz. | Open Subtitles | أمر بسيط للغاية، لم تكونوا لتفكّروا به أبداً أيها الكتّاب العباقرة. |
Kafan biraz karışmış gibi duruyorsun dostum. çok basit. Burada iki mekanı birleştirmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | إنظر إلي يا صاحبي إنه أمر بسيط عندما نضع أغنيتين سوية ً |
Eğer çok basit bir kod kullanırsanız, Başkaları da anlayacaktır. | Open Subtitles | إستخدام الرموز أمر بسيط جدا، وسيصبح مكسورا |
Sizi temin ederim ki kutsal efendim, bu çok basit bir mesele. | Open Subtitles | أؤكد لكم يا صاحب القداسة أنه أمر بسيط |
basit bir mesele ama bir mesele var. | Open Subtitles | كلا يا صديقي إنه أمر بسيط ما عدا شئ واحد |
Ve bu sorular cevaplandırılınca şiirin azametini saptamak, nispeten basit bir mesele halini alır. | Open Subtitles | و حين تتم الإجاية على هذين السؤالين يصبح تحديد عظمة الشعر أمر بسيط |
basit bir öğle yemeği için bile güvenilemezsin. | Open Subtitles | لا يمكن الوثوق بك في أمر بسيط كتناول الغذاء .. |
Bu küçük bir şey ama, babam Koç P'ye Maggie'nin odaklanabilmesi için antrenmanlarını ona özel tutacağımıza söz verdi. | Open Subtitles | حسناً ، أعرفه أنه أمر بسيط لكن والدي وعد المدربة بافليك بأن نبقي جلسات تدريبات ماغي بعزلة حتى تستطيع أن تركّز. |
Çok küçük bir şey. Çok çok küçük bir şey. | Open Subtitles | انه أمر بسيط انه أمر بسيط للغاية |
Annen veya baban bu kadar basit. | Open Subtitles | والدك أو والدتك فقط ضع اسما هنا إنه أمر بسيط للغاية |