Baylar kusura bakmayın, ama bayanlardan tek farkınız bu kadar ufak bir şey. | TED | معذرة أيها الأولاد، لكن ما يجعلكم مختلفين هو أمر في غاية الصغر. |
Ve bunun her zaman yaptığımız önemli bir şey olduğunu düşünüyorum. | TED | وأعتقد أن هذا أمر في غاية الأهمية وأمر نقوم به طوال الوقت. |
Sahada bir şey oldu. Kendi bacaklarım kontrolden çıktı. | Open Subtitles | ،حصل أمر في الملعب عجزت عن السيطرة على ساقي |
Ginsberg bugün çok acayip bir şey anlattı. | Open Subtitles | هذا الرجل أخبرني أغرب أمر في العمل اليوم. |
Yaptıklarını evrensel kılan bir şey var. Ailelerin tüm fertlerini, kendi evlerinde öldürüyor. | Open Subtitles | ،ثمة أمر في غاية الكونية بصدد ما يفعله إنه يقتل عائلات بأسرها في بيوتهم |
Fazla bir şey beklemeyin sadece parlamentoyla ilgili bir söylenti fakat her küçük parça hayati önem taşıyor. | Open Subtitles | لا تجعل من ذلك شيئًا كبيرًا إنها مُجرد شائعات برلمانية لكن كل شيئ صغير هو أمر في غاية الأهمية |
Biz Florida Üniversitesi'nde bunun üzerinde çalışırken, koridorun ilerisinde başka bir bilimadamını ziyaret etmemiz söylendi. Bu bilimadamı inanılmaz bir şey üzerinde çalışıyordu. | TED | ونحن نعمل على هذا الاكتشاف المذهل في جامعة فلوريدا، قيل لنا أن نذهب نزولا في الرواق لزيارة عالم آخر، وقد كان يعمل على أمر في غاية الروعة. |
Ve ne zaman bana "Biliyor musun, çok zor bir şey üzerinde çalışıyorsun Yapman mümkün değil. Yeterli paran yok. | TED | وأينما ذهبت إلى من يقول، "تعرف ماذا، أنت تعمل على أمر في غاية الصعوبة. |
Bence bu çok çok önemli bir şey. | TED | بالنسبة لي، إنه أمر في غاية الأهمية. |
Şahsen ben dövmeyi çok seviyorum çünkü sanatı seviyorum ve bence burada harika bir şey var, neredeyse romantik bir şey, dövme bir sanat formu olarak metalaştırılamaz. | TED | شخصيًا، أحب الوشوم لأنني أحب الفن وهناك أمر في غاية الروعة من وجهة نظري، بل أقرب للشاعرية، حول طريقة كون الوشم كعمل فني لا يمكن أن يكون مجرد سلعة. |
Mandarin. Şangay'da bir şey olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | " ماندرين " نعتقد هناك أمر في " شنقهاي " |
Ama konuşmak istediğiniz herhangi bir şey varsa kapım her zaman açık. | Open Subtitles | لكن... لو كان هناك أي أمر في أي وقت ترغبون الحديث عنه، فإن بابي دوما مفتوح |
Benim televizyonda görmemi istediği bir şey var. | Open Subtitles | ثمة أمر في التلفاز يريدني أن أراه |
Babam kaybolunca Sam ile onu aramaya başladık ve bir şey beni çık etkiledi. | Open Subtitles | بعدما اختفى أبي، أنا و"سام" بحثنا بالأرجاء وأصبح أمر في غاية الوضوح. |
çok çok güzel bir şey olur. | TED | فيحدث أمر في غاية الروعة. |
bir şey bulacağımdan eminim. | Open Subtitles | سيخطر أمر في بالي. |
bir şey bulacağımdan eminim. | Open Subtitles | سيخطر أمر في بالي. |
Yaşlanmak çok garip bir şey Betty. | Open Subtitles | الكبر بالسن أمر في غاية الغرابة "بيتي" |
bir şey olmalı. | Open Subtitles | لابد من أمر في الموضوع |
Senin içinde olan bir şey. | Open Subtitles | إنه أمر في داخلك |