Bu aşılacak bir şey değil. Sadece zihni dağıtan şeyler bulursun. | Open Subtitles | وهذا أمر لا يمكن تجاوزه، إنّما يلهي المرء نفسه عنه بشؤون. |
Gördükleriniz çok uzaklarda bilmediğimiz insanların başına gelen bir şey değil. | TED | وهذا أمر لا يحدث بعيداً للناس أننا لا نعرف. |
Bizim gerçek hayatta kolayca rastlayabildiğimiz bir şey değil, bu parmak uçlarımızdaki binlerce katılımcı hissi verir. | TED | وهو أمر لا نجده في الحياة الحقيقية بسهولة الشعور بأن على أطراف أصابعنا يوجد العديد من المتعاونين. |
Olmaz, bu senin öğreneceğin bir şey değil. | Open Subtitles | كلاّ، هذا أمر لا تعرفين كيفية القيام به لا تتدخلي في هذا الأمر |
- İnanılır gibi değil. - Biliyorum. Artık onlar olduğunu bildiğini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | ـ أمر لا يصدق ـ أعرف هذا ، إذن ستخبرهما أنك عرفت؟ |
Sana şunu söyleyeyim ki, bu erkek arkadaşından saklayabileceğin bir şey değil. | Open Subtitles | أنا هنا لأخبركِ أنه أمر لا ينبغي أن تخفيه عن شريككِ أنتِ في علاقة ملتزمة |
Ancak işleri bu şekilde yapmak kendi başına halledebileceğin bir şey değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس تصرفاً صحيحاً إنه أمر لا يمكنك أن تتعامل معه بنفسك |
O kızın sorumluluğunu almaması affedilebilecek bir şey değil. | Open Subtitles | .. ولديه إمرأة حامل منه .. ولم يتحمل مسؤوليتها هذا أمر لا يُسامح عليه |
Kim olduğunu. İnsanların seni nasıl gördüğünü. Senin konusunu açtığın bir şey değil. | Open Subtitles | من تكون كيف ينظر أليك الناس إنه أمر لا أحب الحديث عنه |
Pek gurur duyduğum bir şey değil ama yakınlaştığım her kızın önce güvenini kazanırım. | Open Subtitles | انظري إنه أمر لا أفتخر به لكن كل فتاة أتقرب منها ينتهي الأمر بأن أخون ثقتها |
Bu da biraz gösteri olmadan yapılacak bir şey değil. | Open Subtitles | وهذا أمر لا يمكن حدوثه بدون بعض من الإستعراض |
Bunun yerine gidip toplu dava aldın ki yaptığımız bir şey değil. | Open Subtitles | ولكن بدلا من ذلك, ذهبت لتوقيع دعوى جماعية. وهو أمر لا نقوم به. |
Bu önemsizmiş gibi gözükebilir ama aslında çok önemli çünkü bu interaktif veya sanal dünya da her an karşılaşabileceğiniz bir şey değil. | TED | شكرا. قد يبدو هذا بديهيا ولكن هذا في الواقع مهم جدا لأن هذا أمر لا يحصل في الوقت الحالي في أي تفاعل أو أي عوالم افتراضية. |
Bu kesinlikle senin karar vereceğin bir şey değil. | Open Subtitles | - لا أطيق وجودهم هناك أنه أمر لا يتعلق بك أبدا |
Çoğu kimsenin anlayabileceği bir şey değil ama... | Open Subtitles | هذا أمر لا يمكن أن يفهمه الكثير من الناس, لكن... |
Bu telesekretere söylenecek bir şey değil. | Open Subtitles | هذا أمر لا يمكنك تركه على المجيب الآلي |
Gazetelerde görmek istediğim türden bir şey değil. | Open Subtitles | -لقد طلبت منه أن لا يخبركم إنّه أمر لا أودّ رؤيته في الصّحف |
Bu utanılacak bir şey değil. | Open Subtitles | هذا أمر لا يوجد به إحراج ماذا يفعل هذا؟ |
Bir ipte iki deli. Kabul edilebilir gibi değil. | Open Subtitles | الأقطاب المختلفة تتجاذب هذا أمر لا يُحْتمل |
İnanılır gibi değil. Dört saat kadar suda kaldınız. | Open Subtitles | إنه أمر لا يصدق، لقد كنت في الماء تقريباً لـ4 ساعات. |
İnanılır gibi değil! | Open Subtitles | إنه أمر لا يصدق يتعين علينا أن نبحث عنهم |