Uzun hayatının son on yılını babasının saltanat tarihini anlatan beş yüz sayfalık Aleksiad'ı yazarak geçirdi. | TED | أمضت العقد الأخير من عمرها الطويل إنشاء 500 صفحة تاريخ من عهد والدها وسمى اليكسياد. |
demedi. Onun yerine 10 yılını 19 gezi yaparak her seferinde bir grup insanı toplamda 300 kişiyi özgürleştirerek geçirdi. | TED | عِوَضًا عن ذلك أمضت 10 سنوات في 19 رحلة، لتحرير 300 شخص، مجموعة واحدة من الأشخاص في كل مرة. |
Zamanının çoğunu, son sekiz ay boyunca İrlanda sularında geçirmiş. | TED | وقد أمضت مُعظم وقتها ,الثمانية أشهر ألاَخيرة ,في المياه الايرلندية |
Son 72 saati zırhı araçlar ve özel uçakta geçirmiş. | Open Subtitles | أمضت الحقيبة الثلاث أيام المنصرمة تحت حماية مشددة، وطائرات خاصة |
Çünkü kız burada epey zaman harcamış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن الفتاة أمضت الكثير من الوقت هنا |
- Olabilir. Geldiklerinde çocuğun ailesiyle çok fazla zaman geçirmişti. Morali bozuktu. | Open Subtitles | ربما، لقد أمضت وقتاً طويلاً لطمأنة الأهل عندما جاؤوا هنا |
Bütün yetişkinlik halatını seri katillerin peşinde... geçiren bir kadına göre, bayağı sarsılmış durumda. | Open Subtitles | بالنسبة لامرأة أمضت حياة الرشد بأكملها ،وهي تطارد القتلى المتسلسلين فإنها مصدومة جداً |
Tamam, o geçirdiği hayatı hoş erkek, sadece sonunda onlar tarafından ihanet edilecek. | Open Subtitles | حسناً ، لقد أمضت حياتها في إرضاء الرجال كي تخان من قبلهم في النهاية |
Onbaşı McClain, Kıdemli Başçavuş Grimm'in öldüğü geceyi Two Moon Moteli'nde sevgilisiyle geçirdiğini söylüyor. | Open Subtitles | لقد قالوا بأن العريف ماكلين أمضت ليلة مقتل الرقيب جريم في فندق مع صديقها |
Pek de iyi bir model olmayan babamla çok az zaman geçirdi. | Open Subtitles | أمضت اقل فترة ممكنة مع والدي الذي كان بالضبط نموذجا عظيما من الذكور |
O kadın, en güzel yıllarını canıma okuyarak geçirdi. | Open Subtitles | يصدف أنها المرأة التي أمضت السنوات تبرحني فيها ضرباً |
O adamın karısı 3 çocuğu vardı Sinir krizi geçirdi kadın | Open Subtitles | هل كنت تعلم أن لديه زوجة وثلاثة أطفال صغار؟ أصابها إنهيار عصبي بعد وفاته وإنتهت في ملجأ مجانين حيث أمضت تسع سنوات |
Yetşkinlerle uzun zaman geçirdi mi? | Open Subtitles | أمضت قدراً كافياً من الوقت بصحبة أشخاص بالغين؟ |
Yani son Noel'ini seninle geçirmiş oldu. | Open Subtitles | مايعني أنها أمضت آخر عيد كريسماس لها معك |
Kilidi bulmak için günler geçirmiş olmalı, ama başardı. | Open Subtitles | فى الغالب أمضت أياما لفتح القفل. لكنها نجحت فى ذلك |
Ya bütün bir yazı silikon çiftliğinde geçirmiş ya da makyaj malzemelerimi yanlış yerden alıyorum. | Open Subtitles | إنا أمضت الصيف برمته في مزرعة سيليكون وإما أشتري أدوات تبرجي من المتجر غير المناسب |
Ayak izlerine bakalırsa bu bitki ile vakit harcamış gibi. | Open Subtitles | بناءً على آثار الأقدام، يبدو أنها أمضت وقتاً طويلاً مع هذه النبتة |
Ayrıca zamanının çoğunu hamile bir bakire olduğu için mucize dağıttığına inanan kilise cemaatini kucaklayarak geçirmişti. | Open Subtitles | كذلك أمضت كثيراً من الوقت في عناق رواد الكنيسة الذين ظنوا أن بإمكانها تحقيق المعجزات |
Bütün kariyerini canavarların izini sürerek geçiren bir kadın azıcık sudan korkuyor. | Open Subtitles | تصور ذلك إن امرأة أمضت حياتها المهنية بأكملها وهي تطارد الوحش، خائفة من قليل من الماء |
Demek Sarah Connor'ın 3 yılını geçirdiği oda burası? | Open Subtitles | إذاً هنا حيث أمضت سارة 3 سنوات من حياتها |
Barb'ın hayatını özel operasyonlarda geçirdiğini bilmelisin. | Open Subtitles | اعلم أن "بارب" أمضت حياتها في العمليات الخاصة |
Haneye tecavüzden altı yıl İngiltere'de hapis yattı. | Open Subtitles | لقد أمضت ستّ سنوات في سجن المملكة المتحدّة في الهروب والرجوع |
Genellikle vaktini evde okuyarak ya da çalışarak geçirirdi. | Open Subtitles | في الغالب، أمضت الوقت هنا، تقرأ وتدرس في المنزل. |
Muhtemelen son sekiz saati oğlunun kız arkadaşıyla evi temizleyerek geçirdikten sonra bitkin düşmüştür. | Open Subtitles | لابد إنها مرهقة بعد أن أمضت الساعات الثمانية الأخيرة في تنظيف المنزل مع حبيبة أبنها |
Teknik olarak anneniz jeffersonianda sizin kaldıgınız kadar kalmış. | Open Subtitles | عملياً, فإن أمك قد أمضت من الوقت في معهد جيفرسونيون بقدر الوقت الذي قضيته أنت |
Yani sabahtan akşama kadar onu bekleyerek geçiriyordu. | Open Subtitles | ويأتي لمعرضعها متى ما أراد لقد أمضت أيامها ولياليها في انتظاره |