Büyükbaban da, Annen ve baban gibi, ...elde avuçta ne varsa sattı. | Open Subtitles | إن جدك يحب أمك وأبيك لقد باع كل ما يملك بالفعل |
Annen ve baban tüm bunlar sona erdiğinde, | Open Subtitles | أمك وأبيك سيرسلان لك الرسائل على هذا الهاتف |
Anlaşılan Annen ve baban sana epey güzel şeyler satın alıyor. | Open Subtitles | لا شك في أن أمك وأبيك يشتريان لك ما تريده |
Ne pahasına olursa olsun annenle babanın bu konuda haksız olduklarını düşünüyorum. | Open Subtitles | أتعلم, لو كان لكلامي قيمة فأعتقد أن أمك وأبيك مخطئان بشأن هذا |
Basamakta oturmuş bu resme bakıyor ve annenle babanın giyinmesini bekliyorum. | Open Subtitles | جالس على الدرج أرنو لهذه اللوحة، منتظرًا أمك وأبيك أن يرتديا ثيابهما. |
annen ve babanla konuştum. | Open Subtitles | لقد تحدثت مع أمك وأبيك. |
Annen ve baban otel odasında tek başlarına sence orada ne yapıyorlardı? | Open Subtitles | أمك وأبيك بمفردهما ...في غرفتها بالفندق ماذا تعتقدينهم كانوا يفعلون؟ |
Çünkü her zaman Annen ve baban ön planda olacaklar. | Open Subtitles | لأن الأضواء مسلطة بالفعل على أمك وأبيك |
Şimdi biraz da Annen ve baban hakkında konuşmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تحدثني عن أمك وأبيك |
Annen ve baban öldürüldü demek ha? | Open Subtitles | إذن، أمك وأبيك قتلوا، صحيح؟ |