Annelerine "pis sürtük" deseler de kadının haklı olduğunun farkındalar ve birazdan bu kapıdan girdiklerinde ellerimizde diyet biralarımızla onlara "her türlü kabülümüzsünüz" ayağı çekeceğiz. | Open Subtitles | ينعتون أمهاتهن بالعاهرات ، لكن بداخلهن فهن على يقين بأنهن محقات وهن على وشك دخول هذا الباب حيث سننتظرهن بالجعة والمرح الجامح |
Annelerine "pis sürtük" deseler de kadının haklı olduğunun farkındalar ve birazdan bu kapıdan girdiklerinde ellerimizde diyet biralarımızla onlara "her türlü kabülümüzsünüz" ayağı çekeceğiz. | Open Subtitles | ينعتون أمهاتهن بالعاهرات ، لكن بداخلهن فهن على يقين بأنهن محقات وهن على وشك دخول هذا الباب حيث سننتظرهن بالجعة والمرح الجامح |
Hâlâ, muayenehaneme anneleri tarafından getirilen genç bayanları hatırlıyorum-- yetişkinler, odama gelmek için Annelerinin yardımına muhtaç yetişkinler. | TED | مازلت أتذكر نسوة يُقدن إلى عيادتي من قبل أمهاتهن نسوة بالغات كن بحاجة مساعدة أمهاتهن لدخول غرفة الفحص |
Ve İşte bu bölümde ise, babaları onları kaçırabilir korkusuyla Annelerinin fotoğraf alanına gitmelerine izin vermediği çocuklar var. | TED | وبهذا الفصل بالتحديد، إنهم الأطفال الذين أمهاتهن لم تسمح لهم بالسفر لأخذ صورة بسبب الخوف من أن آبائهم سوف يقومون بإختطافهم أثناء ذلك. |
Kız çocuklar annelerinden uzaklaşır. | Open Subtitles | البنات تنسحب بعيداً عن أمهاتهن |
Kızlar annelerinden nefret eder. | Open Subtitles | البنات يكرهن أمهاتهن |
Ama bu dört annenin ve kızlarının hikâyelerini birlikte oluşturarak Tan, Jing-Mei ve onun akranlarının Annelerinin onlara bıraktığı değerler yoluyla günümüz sorunlarıyla baş etmek için güç bulmalarını açıklığa kavuşturuyor. | TED | لكن بسرد حكايات الأمهات الأربع وبناتهن معاً، توضح تان أنَّ جين ماي ورفيقاتها يجدن القوّة في التصدي لمشاكلهن اليومية من خلال القيم التي نقلتها أمهاتهن إليهن. |
Annelerinin de aşağı kalır yanı yok. | Open Subtitles | و أمهاتهن لسن مختلفات عنهن كثيراً |
Evet, onlar Annelerinin göz bebekleri. | Open Subtitles | أجل, إنهم قُرة عيون أمهاتهن |