Başkalarının işi yapma tehdidi ve tüm parayı kaybedebilecekleri gerçeği fikirleri hemen değiştirdi. | Open Subtitles | التهديد الحاصل من أن يأخذ شخصا آخر عملهم و حقيقة أنهم قد يخسرون أموالا زائدة أنتج تغيير مفاجئ في القلوب |
Tek yapacağı bize ihtiyacımız olan parayı harcatmak olur. | Open Subtitles | سيُكلفنا أموالا نحتاجها في الإنتخابات العامّة |
Hiçbirimizin ne parası ne ödemesi ne de bir ayak izi mevcut | Open Subtitles | ولقد دُفع لنا جميعا أموالا مُعفاة من الضرائب فى محاولة لعدم ترك أى بصمات |
Onun kadar parası olan insanların çoğu Yorkshire teriyerinin yağlı boya tablosunu yaptırmak için bir ressam tutar. | Open Subtitles | معظم الناس ممن يملكون أموالا بقدره يتاجرون باللوحات الزيتية لقصورهم في يوركشاير |
Her gün bu kadına gözkulak olacak bir adamımız yok, çok param gidiyor. | Open Subtitles | كل يوم ليس لدى فيه شخصا لرعاية تلك السيده أخسر أموالا كثيره |
Kafana girip, daha az paraya razı olacağımızı düşündü. | Open Subtitles | لقد أرادت التمكن منك لكي نأخذ أموالا أقل. |
Şimdi, Nasıl olur da bu çalışkan çiftin yeni doğacak bebeklerine bakmak için istedikleri parayı reddedersin ve bu reddedilmeyi bir şekilde kendi hataları olduklarını düşünürler. | Open Subtitles | الآن، كيف يمكن أن تقوم برفض زوجين شابين يعملان بجدّ منحهما أموالا لرعاية مولودهما الجديد، وتجعلهما يظنان أنها غلطتهما ؟ |
Gece yarısı kaçmak için ihtiyacım olabilecek parayı neden bankaya koyayım ki? | Open Subtitles | لماذا أضع أموالا قد أحتاجها للهروب عند منتصف الليل في البنك؟ |
Hiç bu kadar parayı bu kadar çabuk harcamamıştım. - Zevkti. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن صرفت أموالا بهذه السرعة |
Ama gece için harcadığınız parayı, | Open Subtitles | ولكنكم تنفقون أموالا على هذا الحفل |
Carl Lundström elbette belli bir miktar parayı... | Open Subtitles | "على ما يبدوا أن "كارل لاندستروم ...قد أعطى أموالا لـ |
Amerika'ya gidecek parayı kazanmak için Ma'an'a iş bulmaya gittiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنه ذهب إلى (معان) للبحث عن (وظيفة حتى يجمع أموالا للسفر إلى (أمريكا |
Tonlarca parası oldu, yeni bir ailesi oldu. | Open Subtitles | كسبت أموالا كثيرة وأصبح لها عائلة جديدة |
Büyükbabam senden az parası olmasına rağmen bağışladı. | Open Subtitles | جدي فعل، وهو يملك أموالا أقل منك بكثير. |
- Peki bu işin parası iyi mi? | Open Subtitles | هل شيء مثل هذا يدفع أموالا كثيرة؟ |
Bir sürü parası var. | Open Subtitles | انه يمتلك أموالا |
Benden benzin parası istiyorsan... | Open Subtitles | إن كنت تطلب مني أموالا للوقود... |
Her gün bu kadına gözkulak olacak bir adamımız yok, çok param gidiyor. | Open Subtitles | كل يوم ليس لدى فيه شخصا لرعاية تلك السيدة أخسر أموالا كثيرة |
Bu aralar biraz zor durumdayım ama hala cebimde param var. | Open Subtitles | كلّفتني أموالا. لكنني لازلت أملك سيولة للتّمتّع |
Benim sadece diğerlerinden daha fazla paraya ihtiyacım var. Tek fark sadece bu. | Open Subtitles | {\3cHFFFFFF\bord2}{\1cH900000\3cHFFFFFF\b1\}أنا فقط أريد أموالا أكثر من الآخرين هذا هو الفرق الوحيد |
Hem de çok paraya mâl olan. | Open Subtitles | والأحجار الكريمة تكلف أموالا |
Kimseninle onunla ilgili hiçbir şey duymaması için her sene bir servet harcıyor. | Open Subtitles | إنه ينفق أموالا طائلة ليتأكد بأن لا يسمع عنه أحد |