Öncelikle, hayat için minnettarım, ama ölümsüz olmak istemiyorum. | TED | أول شيء، أنا ممتنة جدًا للحياة، ولكن لا أرغب لأن أُخلد. |
Hizmet edebildiğim, bir fark yaratabildiğim için sadece minnettarım. | TED | لذلك أنا ممتنة للغاية لأني أستطيع تقديم المساعدة والتغيير. |
Senin için yemek yapabilirim. Sana minnettarım, Nasserine. | Open Subtitles | سأقوم بطهي الطعام لك أنا ممتنة للغاية, نازرين |
Karanlıkta kalan çabalarımızı paylaşma imkanı verdiği için bu toplantılara müteşekkirim. | Open Subtitles | أنا ممتنة جدًا لهذا الاجتماع لنكون قادرين لمشاركة صراعتنا فى الظل |
Chicago'da işe başlayacağım için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا ممتنة جداً لأنني سأبدا من شيكاغو مع عمل. |
Bu operasyonda, senin ve benim aramdaki fikir ayrılıklarını Bakan'a söylememeni takdir ediyorum. | Open Subtitles | أنا ممتنة لأنك لم تعلم الوزير بالخلافات التي كانت بيننا بخصوص هذه المهمة |
Nezaketiniz için çok teşekkür ederim, ama kendimi güveninize layık görmüyorum. | Open Subtitles | أنا ممتنة للطفك لكنني أشعر بأنني لا استحق ثقتكما |
Ben doğmadan bu kararı verdikleri için çok memnunum, çünkü bu benim ve milyonlarca insanın oldukça istikrarlı bir ülkede yaşamasını mümkün kıldı. | TED | أنا ممتنة أنهم اتخذوا هذا القرار قبل أن أولد، لأنه أتاح لي وللملايين من الآخرين للعيش في بلد مستقر للغاية. |
Kaslı, kuvvetli bir baş belası hemen geliyor. Bu şeyin bittiğine çok sevindim. | Open Subtitles | رجل قويٌ شرس قادم في الحال أنا ممتنة جداً لإزالة هذا الشيء |
Bunun seninle bir alakası yok. Bana yardım ettin ve sana minnettarım. | Open Subtitles | ليس لهذا علاقة بتحقيقك أنت ساعدتني و أنا ممتنة لك |
Jano'nun beni aldattığı kadınlara minnettarım. | Open Subtitles | أنا ممتنة لكل النساء الذين خانني خانو معهم |
Bana baktığınız için minnettarım. Keşke rahatsızlıklarım ortadan kalksa. | Open Subtitles | أنا ممتنة جداً لرعايتك أتمنى أن تزول أعراضي فحسب |
Sağol. Önemsiz görünebilir ama minnettarım. | Open Subtitles | أشكرك , هذا لا يبدو كشيء ولكن أنا ممتنة لكِ |
Hala gerçek dostlarım olduğu için çok minnettarım. | Open Subtitles | أنا ممتنة جداً أنه لازال عندي صديقة حقيقية |
Biliyorum Augustina, sana minnettarım. | Open Subtitles | أعلم ذلك يا أوجستينا و أنا ممتنة بشدة لذلك |
Şimdi hayatıma bazı mutluluklar girdi ve ölmediğim için minnettarım. | Open Subtitles | بعض السعادة تأتي لحياتي الآن أنا ممتنة لذلك |
Buradaki konumumla ilgili düşünüyordum ve yaptığın her şey için sana çok minnettarım. | Open Subtitles | استمر بالتفكير حول وضعي هنا و أنا ممتنة لك ، لكل ما قمت به |
Bana bu şansı tanıdıkları için hastane yönetimine müteşekkirim. | Open Subtitles | أنا ممتنة لمجلس الإدارة على إعطائهم لي هذه الفرصة |
Benimle o gece sabahladın, konuştun... benimle ağladık, buna müteşekkirim. | Open Subtitles | و بقيت معي و تحدثت معي و بكيت معي و أنا ممتنة |
Öğrenmek için can atıyorum. Ve burada olduğum için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا متشوقة كي أتعلم و أنا ممتنة لوجودي هنا |
Baba, benimle böylesi ilgilenmeni gerçekten çok takdir ediyorum. | Open Subtitles | أنا ممتنة حقاً لاهتمامك البالغ بي يا أبي |
Bunun... seninle bir ilgisi yok. Bana yardım ettin. Sana teşekkür ediyorum. | Open Subtitles | ليس لهذا علاقة بتحقيقك أنت ساعدتني و أنا ممتنة لك |
Hayır, memnunum çünkü, uh-- çünkü hayattaki en önemli dersi öğrenebilmek için yeterince büyüdün: | Open Subtitles | لا، أنا ممتنة لأن , اه لأنك كبيرة بما فيه الكفاية لان تتعلّمى الدرس الأكثر أهمية في الحياة: |
Superstore USA'in şehri terketmesine çok sevindim. | Open Subtitles | أنا ممتنة أن متجر سوبر ستور قد ذهب |
Öne çıktığın için ne kadar müteşekkir olduğumu bilmeni isterim. Kolay olmamıştır. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم كم أنا ممتنة لقدومك مستحيل أن يكون ذلك هينا عليك |