Buraya bir şey için geldin, ama ben başka şey duyuyorum. | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هنا من أجل شيء واحد لكني أسمع آخر |
Kulübe birçok erkek gelir. Sen de geldin. | Open Subtitles | الكثير من الرجال يأتون للنادى أنت أتيت إلى النادى |
Yani, okulda gördüğün muameleden dolayı buraya geldin. | Open Subtitles | أنا أعني ، أنت أتيت إلى هنا فقط لأنه تم إختيارك في المدرسة |
Buraya tek başına geldin. Buraya geldiğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هنا بمفردك هل تتذكر مجيئك إلى هنا؟ |
Buraya müşterimin varlıklarını donduracağını söylemek için mi geldin? | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هنا لتحذرني بأنك سوف تجمد حسابات عملائي؟ |
Ben uyurken hastaneye geldin, odama örtüleri değiştirdin ve geçici kolostomi torbamın fotoğrafını çektin. | Open Subtitles | أنت أتيت إلى غرفتي في المستشفى أثناء نومي رفعت عني الأغطية والتقطت صورة لكيس تحويل مجرى البراز المؤقت خاصتي |
Marnie, Şükran Günü'nde evime geldin. | Open Subtitles | مارني، أنت أتيت إلى منزلي في عيد الشكر |
Buraya arkadaş edinmeye geldin, değil mi? | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هُنا لِعقد صداقات، صحيح؟ |
Benim evime geldin ve bana hilebaz diyorsun ha! | Open Subtitles | أنت أتيت إلى منزلي ودعوتني بالغشاش |
Sen ofisime geldin. | Open Subtitles | بل أنت أتيت إلى مكتبي |
Buraya hepimizi öldürmeye geldin. | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هنا لقتلنا |
Buraya büyük gösteriye geldin, Tim gözlerindeki parıltıyla ve bir orospunun çağrısına boyun eğdin. | Open Subtitles | أنت أتيت إلى هنا ياتيم من اجل المعرض يا تيم و حصلت على بعض من غمزات العيون ( محاولات الإغواء) و انت إستجبت إلى هذه الإغواءات |