Onu eve güvenle getirebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع إحضارها للبيت سالمة |
Çok şey istediğimi biliyorum ama bu akşam kötü bir şey olacağına dair içimde bir his var ve onu benim gibi koruyabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أعلم أنني أطلب منك الكثير لكن لدي احساس بأن شيئا رهيبا سيحدث لها الليلة و أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع حمايتها مثلي |
Onu, şu anda koruyabilecek olan tek kişi sensin vampirlerden tabii. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع حمايته الآن من مصاصي الدماء |
Ama biliyorum ki eğer hayattaysa onu bulabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | ولكني أعرف أنها لو كانت حية لكنت أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع إيجادها |
Kapıyı düzgünce kapa. Bize canlı lazımsın. Gemiyi kullanabilecek bir tek sensin. | Open Subtitles | أغلق الباب بعد ذهابنا أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع توجيه السفينة |
Yapabileceklerini gördük. İradesiyle değişebilen bir tek sensin. | Open Subtitles | نحن رأينا ما تستطيع أن تفعله أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع أن يتحول بإرادته |
Lütfen, şu anda bana yardım edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أرجوك أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع مساعدتي الآن |
Bunu ispatlayacak tek kişi sensin. | Open Subtitles | و أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع إثبات ذلك |
Onları yok edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع تدميرها. |
Onları yok edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع تدميرها. |
Yardım edebilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع فعل ذلك. |
Orta batıya ihtiyacım var Angelo, bu işi yapabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | (أريد الطرف الغربي ، (آنجيلو أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع إيصالها |
Will'i senden kurtarmaya çalışıyordum fakat şu anda, onu kurtarabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | كنت أحاول إنقاذ (ويل) من براثنك ولكن في هذه اللحظة، أنت الشخص الوحيد الذي يستطيع إنقاذه |