Bu arada sen burada oturuyorsun ve yürüyemiyor musun? | Open Subtitles | وفي هذا الوقت، أنت تجلس هنا ولا تستطيع المشي حتى؟ |
Paranla burada oturuyorsun, tek başına. | Open Subtitles | إذن ها أنت تجلس هنا مع أموالك، وبمفردك. |
Deminden beri burada oturuyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلس هنا طوال الوقت. |
Biliyor musun, burada oturmuş, hayat hakkında sınırsız konuşuyorsun... ..kuralları yıkmaktan bahsediyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلس هنا وتتحدث عن الحياة بدون حدود أنت تعلم وتكسر القواعد |
Burada aklının almayacağı bir gücü kontrol altına almak için oturmuş plan yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلس هنا وتقوم بعمل تخطيط للسيطرة على القوة التي تتعدى فهمك |
O yüzden burada oturuyorsun. | Open Subtitles | أعني، لهذا أنت تجلس هنا. |
Biliyor musun, burada oturmuş, hayat hakkında sınırsız konuşuyorsun... ..kuralları yıkmaktan bahsediyorsun. | Open Subtitles | هل تعلم .. أنت تجلس هنا تتكلم عن حياة بلا حدود أتعلم .. |
Ucuz saç tıraşınla oturmuş 14 yaşında bir kız gibi votkayla sarhoş oluyorsun. | Open Subtitles | أنت تجلس هنا بتسريحة شعر رخيصة تثمل على فودكا التوت المخفف بالماء وكأنك فتاة مراهقة |
Ve şimdide buraya oturmuş, onun anma töreni için hazırlanan ve parasını ödediğim şeylerden yiyorsun. | Open Subtitles | والآن أنت تجلس هنا تأكل طعام حفل تشييعه، الطعام الذي دفعت من أجله |
Sierra Dağlarında oturmuş, şey içiyorsun... | Open Subtitles | ..... مايكل, أنت تجلس هنا فى جبال سييرا لتشرب |
Ama sen burda oturmuş bir yaprak gibi sallanıyorsun. | Open Subtitles | بينما أنت تجلس هنا ترتجف كورق الشجر |