biliyorsun iki yıldır seni hiç bir şey için rahatsız etmedim, hiç bir şey istemedim. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه قد مرت سنتان لم أضايقك فيها أبدا ولم أسألك شيئا |
biliyorsun sivilleri taşıyamazsın... çatışma alanında, değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه ممنوع نقل المدنيين في مناطق المنازاعات، صحيح؟ |
Buraya gelme iznin yok, biliyorsun. | Open Subtitles | نعم أنت تعلم أنّه غير مسموح لك بالتواجد هنا |
Benim dosyalarıma dokunamayacağını biliyorsun! | Open Subtitles | لقد تركتيهم في الكمبيوتر أنت تعلم أنّه عليك أن لا تقترب من ملفاتي |
biliyorsun bu, Hollywood partisindeki bir hatundan alabileceğin tarzda bir iş değil. | Open Subtitles | .. أنت تعلم أنّه ليس هذا هو العمل الذي تحصل عليه من فتاةٍ في حفلة هوليوديّة |
Söyledim ya biliyorsun bana takıntılı bunu çıkarımız için kullanmalıyız. | Open Subtitles | أخبرتك، أنت تعلم أنّه مهووس بي علينا أن نستغلّ هذه الأفضلية |
Çatışma bölgesinde sivilleri taşıyamayacağını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه ممنوع نقل المدنيين في مناطق المنازاعات، أليس كذلك؟ |
Onunla yatamayacağını biliyorsun, değil mi? - Seni ilgilendirmiyor o konu. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه لا يجدر بك النّوم معها، صحيح؟ |
Burada olduğumu bilse kafama sıkardı, bunu gayet iyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه كان ليقتلني لو علم أنّي هنا. |
öyle olduğunu biliyorsun. Şah'ın piyonu D3'e. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه كان كذلك، بيدق الملك يتحرق لـ د3 |
Onu burada içemeyeceğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه لا يُمكنك تدخين هذه هنا |
Onu burada içemeyeceğini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه لا يُمكنك تدخين هذه هنا |
- Olmadığını biliyorsun! | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه لم يعد هناك |
Tutuklamadığını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه لم يفعل |
biliyorsun, Kormega'yı isteyecek. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه سينتقم من "كورماغي" ـ |
biliyorsun bu gösterinin bir parçasıydı, Gale. | Open Subtitles | أنت تعلم أنّه كان جزءًا من العرض، (غيْل) |