Şanslısın ki, sen ve istediğin şey arasında duran tek şey... sensin. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن الشيئ الوحيد الذي يقف بينك وبين ماتريدين هو أنت. |
Şanslısın ki Nathan Lloyd bu kurulun başkanı. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن ناثان لويد هو رئيس المجلس |
Şanslısın. Hiç olmazsa ona sahip olduğun için şanslısın. | Open Subtitles | حسناً، أنت محظوظة، أنت محظوظة أن لديك هذا على الأقل |
O zaman zorla dönüştüğün için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن التحولات أجبرت نفسها عليك عنما حصلت |
Daha kötü olmadığı için şanslısın. | Open Subtitles | تعرفين , أنت محظوظة أن الأمر لم يكن أسوء |
Düz göğüslü olduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن يكون لدي مثل هذا الصدر المسطح |
Victoria gibi bir arkadaşın olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن لديك (صديقة مثل (فيكتوريا |
Biyolojik Baba'nın parası olduğu için şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة أن والدك الحقيقي يملك المال |