Ama bu seçimi ona borçlu olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | لكن ألاّ تظن أنك تدين لها بذلك الخيار ؟ |
- Bana şunu borçlu olduğunu düşünüyorum, Raylan. | Open Subtitles | واستمع لي هذا ما اعتقد أنك تدين لي |
Ona çok fazla para borçlu olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول أنك تدين له بالكثير من المال. |
Birilerine 90 bin borcun olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت أنك تدين لأحد ب90 ألف دولار |
Evet.. ona borcun olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أجل، لقد قال أنك تدين له ببعض .. المال |
Mike, bana biraz borcun olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | مايك , أعتقد أنك تدين لي ببعض المال |
Ayrıca hayatını kurtardığı için Lenny'e bir iyilik borçlu olduğunu da hatırlıyorsundur. | Open Subtitles | إذن ستتذكر أيضًا أنك تدين لـ (ليني) بصنيعٍ من أجل إنقاذه لحياتك |
Ama... senin de bana bir özür borçlu olduğunu düşünüyorum, çünkü Glee kulübünde bu güne kadar yaşadığım en utandırıcı andı. | Open Subtitles | نوعاً ما أظن أنك تدين لي بإعتذار أيضاً... تلك ربّما كان أكثر اللحظات إحراجاً لي قد مررت بها على الإطلاق في نادي الغناء، وذلك يعني شيئاً ما. |
- Bana borçlu olduğunu söyledin, değil mi? | Open Subtitles | قلت أنك تدين لي بمعروف |
Bana bir iyilik borçlu olduğunu hatırladım. | Open Subtitles | أعتقد أنك تدين لو بواحد |
Ona borcun olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنك تدين لها. |