yakışıklı olduğunu bilseydim, ilanı kendim yanıtlardım. | Open Subtitles | لو كنت أعلم أنك وسيم هكذا كنت أجبت عن الإعلان لنفسى |
Pekâlâ, ilk olarak çok yakışıklı olduğunu belirtmek istiyorum. Çünkü bunu duyduğunda beni kovmayı isteyebilirsin. | Open Subtitles | في البداية أود أن أقول أنك وسيم جداً لأنني أعلم أنك يمكنك طردي في أي ثانية |
Yakından bakınca yakışıklı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | بما أنني أنظر أليك عن قرب فأرى أنك وسيم |
yakışıklı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | إنها تظن أنك وسيم |
Hasta olamayacak kadar yakışıklısın. | Open Subtitles | ما أقصد قوله أنك وسيم جدا حتى تكون مريض |
'Çok yakışıklı olduğunu düşünüyorum.' | Open Subtitles | أعتقد أنك وسيم نوعاً ما |
Rüyalarında yakışıklı olduğunu görüyorsundur herhâlde. | Open Subtitles | محتمل أنك وسيم في أحلامك |
Çok yakışıklı olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعرف أنك وسيم جدا؟ |
Sana yakışıklı olduğunu kim söyledi? | Open Subtitles | -و من قال أنك وسيم ؟ |
Senin çok yakışıklı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | أنك وسيم جداً |
yakışıklı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يظن أنك وسيم. |
Açıkçası, yakışıklısın. | Open Subtitles | أعني، من الواضح أنك وسيم |
Yani gayet erkeksi bir görünüşün olacak kadar yakışıklısın ama müzik festivalinde tuvalet sırası bekliyor gibi giyinmişsin. | Open Subtitles | - أعني، أنك وسيم كفايةً لتبتعد عن الأمور الخطيرة، إن أردت ولكنك لابس وكأنك مصطف (لمهرجان (بورتا-جون) في (كواشيلا |