| Hepimiz onun gerçekte on yaşında bir çocuk olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | الآن أننا نعرف بأنه حقا فقط بعمر عشر سنوات ؟ |
| Bence güneş kremine ne olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعرف ماالذي حدث للنظارة الشمسية |
| Kes şunu! Birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz. | Open Subtitles | كف عن ذلك أننا نعرف بعضنا البعض منذ فترة طويلة |
| Fark şu ki biz O'nu tanıyoruz, diğerleri tanımıyor. | Open Subtitles | إن الفرق هو أننا نعرف ذلك عنه بينما لا يعرف الآخرون من هنا نحن سعيدا الحظ إذهب لتستريح يا حبيبى |
| Ve bu yüzden, sadece büyük veriye güvenmek bir şeyleri kaçırma ihtimalini artırarak zaten her şeyi bildiğimizi düşündürerek bizi yanıltır. | TED | لذلك الاعتماد على البيانات الضخمة وحدها يزيد فرصة إغفال شيء ما، في الوقت الذي يتهيأ لنا أننا نعرف بالفعل كل شيء. |
| bildiğimiz bir başka şey, benzin istasyonlarının nerede olduğu. | TED | الشيء الآخر هو أننا نعرف أين كل محطات الوقود. |
| Diyorum ki, şu an için sadece o ajanların bunun peşinde olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | ما أقوله أننا نعرف الآن ما يسعى إليه هؤلاءِ العملاء |
| Artık söylentilerin arkasında Vanessa'nın olduğunu biliyoruz... | Open Subtitles | الأن بما أننا نعرف أن فانيسا هي من أطلقت الشائعة |
| Güzel, sanırım en sevdiğin sözcüğün ne olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعرف ما هي الكلمة المفضلة لديكِ |
| Sanırım artık bu ilişkide kimin iyi bir kişi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | حسنا، أعتقد أننا نعرف الآن من هو الشخص الطيب في هذه العلاقة. |
| Biz insanlar, kendi rahat alanımızda mutlu mesutken, bu bitkiler ekosistemlerinin korunmasına ihtiyaç duyuyorlar ve tepki göstermiyorlar --- endemik bitkiler ekosistemlerindeki acımasız değişimlere tepki vermiyorlar ama biz bu tehditlerin, örneğin iklim değişiminin bu bitkiler için ne demek olduğunu biliyoruz. | TED | بينما نحن البشر فرحون بمنطقتنا المريحة، فإن هذه النباتات أيضا بحاجة لأن يكون نظامها البيئي محميا، وهي لا تتفاعل — النباتات المستوطنة لا تتفاعل مع التغيير الضخم بنظامها البيئي، مع أننا نعرف نوع التحديات التي يفرضها التغيير المناخي، مثلا، على هذه النباتات. |
| Gözde bir hükümlü olduğunu biliyoruz, ama bizim de işlerimiz var. | Open Subtitles | -بلى، بلى، اثق بكم أننا نعرف بأنكم نزلاء نموذجيين لكن لابد أن نقوم بواجباتنا |
| Biliyorum, birbirimizi yalnızca dört hafta, üç gündür tanıyoruz ama... bana sanki dokuz hafta, beş günmüş gibi geldi. | Open Subtitles | أعلم أننا نعرف بعضنا البعض منذ أربع أسابيع وثلاثة أيام لكن الأمر يبدو |
| Yani, ruhani düzeyde birbirimizi tanıyoruz aksi halde burada olmazdık. | Open Subtitles | أعني من الواضح أننا نعرف بعضنا على مستوى روحي وإلا لم نكن هنا |
| Madem birbirimizi bu kadar iyi tanıyoruz, o zaman bunu yapmamda bir sakınca yoktur herhalde. | Open Subtitles | لذا ، فبما أننا نعرف بعضنا جيداً ، فأعتقد أن لا بأس لو قمت بذلك |
| - Sanırım avukatını tanıyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعرف محاميها أو المعتدى عليها |
| Tahminimce Higgins seni bizi gözetlemen için gönderdiğini bildiğimizi öğrendi. | Open Subtitles | تخميني هو يعرف هيغنز أننا نعرف أنه أرسلت للتجسس علينا. |
| Ve bize bu soru sorulduğunda, neden böyle yaptığımızın cevabını bildiğimizi düşünürüz. | TED | وعندما يسألوننا، نتوقع أننا نعرف الإجابة، أن نقول ببساطة لماذا فعلنا ما فعلنا. |
| Ama bunu o kadar hızlı ve kolayca yapıyoruz ki gerçekten neden olduğunu bildiğimizi düşünüyoruz. | TED | لكننا نفعل ذلك بكل سرعة وسهولة لدرجة أننا نعتقد في الواقع أننا نعرف الإجابة عندما نجيب عن السبب. |
| Eh, sanırım bildiğimiz başka bir şey ise: Fizik eğitimi almak oldukça iyi bir zamanda bulunuyoruz. | TED | حسناً، أخمّن أننا نعرف شيء آخر: أنه وقت مواتي لدراسة الفيزياء. |
| İkinci olarak, benim en dikkat çekici bulduğum düşünce şudur; bildiğimiz üzere bu balık sürüsünü kontrol eden liderler yoktur. | TED | ثانيا، الشئ الذي أراه أكثرهم تميزاً، هو أننا نعرف أنه لا يوجد قادة يراقبون مدرسة الأسماك هذه |
| 2 ve çift birlerin toplamının 4 olduğunu bildiğimize göre, 6 elde etmek için 10'dan 4'ü çıkarabiliriz. | TED | بما أننا نعرف عن ناتج جمع الرقم 2 والرقم 1 المكرر مرتين هو 4، يمكننا طرح هذا الناتج من 10 للحصول على الرقم 6. |