Muhtemelen geçen gün yaptığın şey için, sana borçlu olduğumu düşünüyorsun, ha? | Open Subtitles | على الأرجح تظن أنني أدين لك بشيء بسبب ما فعلته ذاك اليوم |
Sana bir açıklama borçlu olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنني أدين لك بتفسير لا أستطيع أن أقول لك ما يجري |
Sana geçen hafta olanlarla ilgili bir açıklama borçlu olduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | أشعر أنني أدين لكَ بتفسير لما سمعته الأسبوع الماضي |
Babana bir özür borçluyum gibi hissediyorum, ama niye bilmiyorum. | Open Subtitles | أشعر أنني أدين لأبيك باعتذار لكني لا أعرف السبب |
Hadi ama, buradaki herkes gelip onlara borcum, olduğunu söyleyebilir. | Open Subtitles | بربّكم، بوسع أي أحد أن يأتيني متبخترًا ويدّعي أنني أدين له بالمال. |
Sana borçlu olduğumu söylerken aklımda olan bu değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا ما ظننته بالضبط عندما قلت أنني أدين لك بواحدة |
Sana borçlu olduğumu düşünmen beni öfkelendiriyor. | Open Subtitles | حقيقة أنك تعتقد أنني أدين لك بشيء تٌغضبني بشدة |
Ve sana bir veda öpücüğü borçlu olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | وفكّرت أنني أدين لك بقبلة وداع |
Sana borçlu olduğumu düşündüm. Borç ödendi. | Open Subtitles | فكّرت أنني أدين لكِ بالمثل - لقد دفعتِ الدين ، إلى اللقاء - |
Sana bir iyilik borçlu olduğumu düşündüm. | Open Subtitles | اكتشفتُ أنني أدين لكَ بخدمة بطريقة ما |
Sana açıklama borçlu olduğumu hissetim. | Open Subtitles | شعرت أنني أدين لكِ بتفسير |
Ona borçlu olduğumu kim söyledi? | Open Subtitles | من يقول أنني أدين لها بالمال؟ |
Sana çok şey borçlu olduğumu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنني أدين لك بالكثير |
Ben de tam Diane'e şirketinize bir özür borçlu olduğumu söylüyordum, ...karar bundan sonra Jennings/Albright ile yola devam etme konusunda alındı. | Open Subtitles | كنتُ أقول لدينا أنني أدين لشركتكم بإعتذار ولكن قرارًا صدر باختيار شركة (جيننغز وألبرايت) للمحاماة |
- belki de sana birşey borçlu olduğumu düşünüyorsun. | Open Subtitles | - لعلك تظن أنني أدين لك بشئ |
Bunu elbette farkettim bu yüzden Noah'a izin verdim ona borçlu olduğumu hisettim ve yaptığım şeyi düzeltmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | وأدركت هذا بالطبع على مستوى ما لكن هذا هو السبب في سماحي بعودة (نوا) إلى المنزل لأنني شعرت أنني أدين له وكنت أحاول إصلاح ما فعلته |
Evet. Hayır, ben, Marc'a söz verdim. Bunun yanında, adama özür borçluyum. | Open Subtitles | نعم, لقد وعدت مارك إضافة إلى أنني أدين ذلك الرجل بإعتذار |
Galiba sana bir özür borçluyum. | Open Subtitles | اعتقد أنني أدين لكِ بإعتذار أتقصد بسحرك لي بإغوائك الخبيث |
Bak, sana borcum olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اسمعي .. أعلم أنني أدين لكِ ببعض المال |
Sana bir açıklama borcum olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | شعرت أنني أدين لكِ بتفسير |