Ama bahse girerimki, bunun olmasını sağlayan buradaki tek insan ben değilim. | Open Subtitles | إلا أنني أراهن أنني لست الشخص الوحيد هنا الذي يحدث له هذا. |
Görünüşe göre ikna etme yeteneği güçlü olan tek baba ben değilim. | Open Subtitles | يبدو أنني لست الأب الوحيد الذي يتمتع بقدرات إقناع رائعة أليس كذلك؟ |
Ama diğer insanlar kadar iyi görünümlü olmadığım için hep içime kapanıktım. | Open Subtitles | كنت مُدرك دائما أنني لست .. كما تعلمين حسن المظهر للأشخاص الآخرين. |
Güneşte kötü bir şekilde yandım ve aslında oradan olmadığıma ikna oldum. | TED | وحصلت على حروق شمس كبيرة، وكنت متيقنا أنني لست حقا من هناك. |
Ona, endişe duyması gereken üvey kardeşin ben olmadığımı söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أنني لست الأخ بالرعاية الذي يجب أن تقلق منه |
Seninle benim aramdaki fark senin kadar dikkatsiz olmamam, etrafta kanıt bırakmamam. | Open Subtitles | الفارق بيني و بينك أنني لست أحمقا لدرجة أن أترك أدلة تدل على كذبي |
Görünen o ki makâlenizden hoşlanan bir tek ben değilmişim Haşmetmahap. | Open Subtitles | إذن يبدو أنني لست الوحيدة التي تمتعت بمقالتك يا صاحبة السمو |
Katı yürekli ve para delisi biri olmadığımı göstermek için. | Open Subtitles | لأعرفك أنني لست قاسي القلب أو أنني أهتم فقط بالمال او الجنس |
Beni vurmak istemezsin Kızıl. Yemin ederim, buradaki kötü ben değilim. | Open Subtitles | أنصحك ألا تقتليني أيتها الصهباء أؤكد لك أنني لست الشرير هنا |
İyi ki, aralarını bozan ben değilim. Geceleri uyuyamazdım. | Open Subtitles | أنا سعيد أنني لست من تسبب في هدمه وإلا لم أكن لأتذوق طعم النوم |
Sanırım tek araştırma yapan ben değilim. | Open Subtitles | يبدو أنني لست الوحيدة التي تقوم ببعض البحث |
X faktörü, eğer istersen. Bu, önemli olmadığım anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | اعتبروني ذا دور مساعد هذا لا يعني أنني لست مهماً |
Bu benim değerlere veya inançlara sahip olmadığım anlamına gelmez ancak bu değerlerin ve inançların çevresinde katılaşmadığım anlamına gelir. | TED | لا تعني أنه ليس لدي قيّم أو معتقدات، لكنها تعني أنني لست متصلبة حولهم. |
Bu sınavlara tek giren kişi olmadığıma sevindim. | Open Subtitles | حسنًا، يُسعدني أنني لست الوحيدة التى سأتلقى تلك الإختبارات |
Sizce kibirli oğlumu deli olmadığıma ikna edebilir misiniz? | Open Subtitles | إذا هل يمكنك أن تقنع إبني الغير منطقي أنني لست مجنونا ؟ |
Aslında ihanet ettiğin tek arkadaşının ben olmadığımı bilmek içimi rahatlatıyor. | Open Subtitles | في الحقيقة من المريح معرفة أنني لست الصديقة الوحيدة التي خنتها |
Dolayısıyla mısır tartışılıyorsa, benim tartışamanın bir parçası olmamam biraz garip, değil mi? | Open Subtitles | إذا كنتم تتناقشون في الذرة، أنه غريب نوعا ما أنني لست جزء من المناقشة، اليس كذلك؟ |
Dün gece uyumayan sadece ben değilmişim. | Open Subtitles | يبدو أنني لست الوحيدة التي لم تنم الليلة الماضية |
Bu da, onu hiç unutamamış biri olmadığımı kanıtlayacak. | Open Subtitles | سوف أثبت لها أنني لست مجرد مهمل لم يتخطاها |
Ve bugün ne olduğundan emin olmasam da sadece evde çocuğum ile daha fazla zaman geçirmek istiyorum. | Open Subtitles | وعلى الرغم من أنني لست متأكدا ما حدث اليوم، أشعر تماما مثل أريد أن تنفق المزيد من الوقت في المنزل مع طفلي. |
İyi birisi olduğumu görmek için madalyaya ihtiyacım olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | ولقد اتضح لي أنني لست بحاجة لميدالية لكي أكون شخصًا صالحًا |
Baban olmadığımdan da eminiz, değil mi? | Open Subtitles | نحب أيضا نعلم بشكل قاطع أنني لست أباك. أليس كذلك؟ |
Ve evliliğimizde, yalan söyleyen tek kişinin ben olmadığını da biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أيضاً أنني لست الوحيدة التي كذبت في هذا الزواج |
Yoksa ben senin için yeterince iyi değil miyim? | Open Subtitles | أم فقط أنني لست جيداً بما فيه الكفاية لكِ؟ |
Yıllar sonra anladım ki bu lanetin tek kurbanı ben değildim. | Open Subtitles | أنني لست الضحية الوحيدة لهذه اللعنه فمع ولادتي علم الجميع عن العلاقه المحرمة للعمة إيلا |
Önüme bir tabela koyup ben burda değilmişim gibi mi davranacaksın? | Open Subtitles | ستضعين تلك اللافتة أمامي ؟ و تتدعين أنني لست موجوداً ؟ |
Ya beni kolumda şırıngayla görsen ve sana keş olmadığımı söylesem? | Open Subtitles | ماذا لو رأيتني غارزاً إبرة في ذراعي وقلت لكِ أنني لست مدمناً؟ |