Zaten biliyorlar. - Ben ne düşünecektim? | Open Subtitles | أعتقد أنهم يعلمون مسبقا ماذا كنت تريدني ان أظن؟ |
Hasta olmadığımı biliyorlar. Ben de onların bildiğini. Onlar da benim bildiklerini bildiğimi biliyorlar. | Open Subtitles | يعلمون أني لست مريض، أعلم أنهم يعلمون ويعلمون أني أعلم أنهم يعلمون |
Oda dinleniyor, ama onlar zaten bizim konuştuğumuz herşeyi biliyorlar. | Open Subtitles | الغرفة بها أجهزة تنصت أنهم يعلمون أي شيء نقوله |
Bunun güzel olduğunu bilirler ve beklerler. | Open Subtitles | كما أنهم يعلمون بأن هذا شيء جميل و ينتظرونه |
Yer altı dünyasını yeniden organize edeceğini bildiklerini söylesem iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أنه يجب أن أقول لك أنهم يعلمون أنك تعيد تشكيل العالم السفلي |
Bu ordu ve önceki yönetimin aramızda bir bağ oluşturmak için... ..bulunduğu bir girişimdi, çünkü peşlerinden geleceğimi biliyorlardı. | Open Subtitles | كانت محاولة متعمدة من قبل الجيش , والرئاسة السابقة للوقيعة بيننا , بسبب أنهم يعلمون أني سأسعى خلفهم |
Evet, ailesi burada. Gece kalacağımı biliyorlar. | Open Subtitles | نعم, والداها هنا أنهم يعلمون أني أبقى هنا. |
Döndüğümüzü biliyorlar çünkü onları aradık, bizi bekliyorlar. | Open Subtitles | أنهم يعلمون أننا عائدون لأننا أتصلنا بهم. أنهم ينتظروننا. |
Izgarayı kaynak etmişler. Burada olduğumu biliyorlar. | Open Subtitles | لقد أغلقوا فتحة الدخول أنهم يعلمون أنني هنا |
Asıl mesele, burası nerede biliyorlar artık ve ben onları tanımıyorum. | Open Subtitles | بيت القصيد هو أنهم يعلمون ماهيّة هذا المكان الآن، وأنا لا أعرفهم. |
biliyorlar. Ödeme yapmamız gerek, çok fazla bir tutar değil. | Open Subtitles | أقصد, أنهم يعلمون لذا يجب علينا أن ندفع و هذا ليس مبلغا كبيرا. |
- Onlar arandaki fark şu, onlar ne olduklarını biliyorlar. | Open Subtitles | والفرق بينك وبينهم هو أنهم يعلمون أنهم كذلك |
Polis benimle konuşmaya geldi. Aramızdakileri biliyorlar. | Open Subtitles | جاءت الشرطة لرؤيتي , أنهم يعلمون مابيننا |
Senin her şeyi bilirler dediğin kapıcılar hakkında. | Open Subtitles | البوابون , لقد أخبرتنى ذات مرة أنهم يعلمون كل شىء. |
Bir şey kaybettiklerinde yerini bilirler. | Open Subtitles | أنهم يعلمون عندما يكون شيء خاطيء. |
10 yıl önce bu sorulara ilgi duymaya başladığımda, bilim insanları farklı beyinlerin nelerden oluştuğunu bildiklerini sanıyorlardı. | TED | عند بداية اهتمامي بهذه الأسئلة منذ حوالي عشرة سنوات، كان العلماء يعتقدون أنهم يعلمون ما الذي يجعل الأدمغة مختلفة. |
Polisler olayı bildiklerini hatta tam o anda La Feya... barına bir ekip gönderdiklerini söylemişler. | Open Subtitles | ثم قامت بالاتصال بالشرطة لإخبارهم حيث قالوا أنهم يعلمون بها بالفعل في الحقيقة ,قالوا أنهم أرسلوا شخصا ليعاين المكان وهو في الطريق إلى هناك |
Asgard gelmedi, çünkü biliyorlardı ki, gerekli değildi. | Open Subtitles | الأسغارد لم يأتوا بسبب أنهم يعلمون أن هذا ليس ضرورياً باال يعتقد بأشياء أخرى |
Onlar tüm gece bir melekle güreşen Yakup gibi mücadele etmek zorunda değiller, ya da 40 gün 40 gece vahşi doğada kalan İsa gibi, ya da Muhammed gibi: sadece dağdaki o gece değil peygamber olduğu süre boyunca Kur'an ona sürekli umutsuzluğa kapılmamasını teşvik ederken ve her şeyi bildiklerini beyan edenleri ayıplarken. Onlar bilinebilecek her şeyi biliyorlardı ve sadece onlar haklılardı. | TED | لن يضطروا للصراع في سبيله مثل يعقوب منازعا الملائكة طوال الليل، أو مثل عيسى في أربعين يوما وليلة في البراري، أو مثل محمد، لم يقتصر اﻷمر على تلك الليلة على الجبل، بل طوال سنيه كرسول، والقرآن يحثه دوما أن لا ييأس، ويدين أولئك الذين يعلنونها صراحة أنهم يعلمون كل شيء وأنهم وحدهم هم فقط على الحق. |
Ölümün kendilerini beklediğini biliyorlardı. | Open Subtitles | هى أنهم يعلمون أنهم ذاهبون للموت ... |