Benden iyi olduğunu biliyor gibiydi. O halde ona ne yapabileceğini gösterelim. | Open Subtitles | و كأنه كان متأكد أنه أفضل مني لنره إذن ما يمكنك فعله |
Benden iyi olduğunu düşündüğüm biriyleyken onları da kendi seviyeme çekmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | حينما أكون بجوار شخص أعتقد أنه أفضل مني، أحاول جرّه إلى مستواي. |
- Bence en güzel proje bu. - Bu kazanır değil mi? | Open Subtitles | أعتقد أنه أفضل أختراع هنا ألا تعتقد أنه سيفوز |
İşim iyidir. Garsonluk yapmaktan bin kat daha iyi. | Open Subtitles | عملي لا بأس به أنه أفضل من عمل النادلات بمراحل |
Her birinizin su anda oturdugunuz koltuklardan daha iyi bir yeri hak ettigini ispatlama sansi var. | Open Subtitles | كل فرد فيكم الآن لديه الأفضل لإثبات أنه أفضل من تلك الكراسي التي تجلسون عليها |
İnan ki bu senin için en iyisi. Babam çok kızgın. | Open Subtitles | لأنني أعرف أن الذي سأفعله أنه أفضل شئ لك |
- Hatta çok daha iyi. Kaldırımların altı büyülü bir yerdir. | Open Subtitles | أنه أفضل من ذلك بكثير أسفل الممشى الخشبي مكان سحري |
Şunu keser misin? Bunu konuşmuştuk. en iyisi bu. | Open Subtitles | هلا توقفت ، لقد تحدثنا بهذا الأمر أنه أفضل حل |
Ve sadece burda star olduğu için senden daha iyi olduğunu ve senin buralarda hiç bir değerin olmadığını düşünmüyor. | Open Subtitles | وهو لا يعتقد أنه أفضل منك لأنه نجم الفيلم ولا يعتقد أنك مجرد شخص ليس له قيمة هنا |
Ve sadece burda star olduğu için senden daha iyi olduğunu ve senin buralarda hiç bir değerin olmadığını düşünmüyor. | Open Subtitles | وهو لا يعتقد أنه أفضل منك لأنه نجم الفيلم ولا يعتقد أنك مجرد شخص ليس له قيمة هنا |
Babasından iyi olduğunu düşünüyor. Bunun anlamı yok. | Open Subtitles | يعتقد أنه أفضل من والده هذا لا يعني لا شيئ |
Çok daha iyi olduğunu, akıl hastalığının tedavi edilebilir olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أنه أفضل بكثير الأن أن المرض العقلي قابل للعلاج |
Biliyorum şaşırdın ama bu benim başıma gelen en güzel şey | Open Subtitles | أعلم أنه أمر مصدم ولكن أعتقد أنه أفضل شيء حدث لي على الاطلاق |
Onu küçük kıza verdiğimde ve sarıIdığında rahibelerden biri onun hayatının en güzel günü olduğunu söyledi. | Open Subtitles | .. أعطيتها الي الطفلة الصغيرة و أمسكتها الي صدرها و قالت لـ واحدة من الراهبات أنه أفضل يوم في حياتها |
Ama sonradan anladım ki başıma gelen en güzel şeymiş. | Open Subtitles | أكبر خطأ فى حياتى و لكنه أتضح أنه أفضل شئ حدث لى على الإطلاق |
Eminim ki, ailelerin hepsi Reese`in sınıfında ki... karnaval ucubelerinden daha iyidir. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه أفضل من مهرجان الأغبياء في صف ريس |
Bir adamın kalbini kırmaktansa, bacağını kırmak daha iyidir. | Open Subtitles | أعتقد أنه أفضل أن تكسر ساق رجل بدلا من أن تكسر قلبه |
Umm El-Saad, Asma, Fayza ve Arap dünyasından diğer birçok kadın, daha iyi bir gelecek için en iyi yol olarak bildikleri eğitimle engellerin üstesinden gelmenin mümkün olduğunu gösterdiler. | TED | أم السعد وأسماء وفايزة والكثيرات في العالم العربي أظهرن أنه بالإمكان تخطي الحواجز لأجل التعليم والذي عرفن أنه أفضل طريق لمستقبل أفضل |
Benden daha iyi bir golfçü ve iyi görünümlü. | Open Subtitles | أنه أفضل مني في لعب الغولف و أوسم مني |
Bana sürüsünün en iyisi demiştin. | Open Subtitles | أتتذكر أنك أخبرتني أنه أفضل من في المجموعة؟ |
Gerçekten başta istemedim ama sanırım çok daha iyi | Open Subtitles | أنا أقدر ذلك لم ارغب في ذلك في البداية ولكن أعتقد أنه أفضل كثيراً الآن |
Herkese göre onun için en iyisi bu. | Open Subtitles | . والناس الآخرون الذين يعتقدون أنه أفضل لها الرجوع. |