O bu kadar çok söylediyse, ciddi olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | وعندما يقولها الرب كل هذه المرات يجب أن نعلم أنه جاد فى هذا أعتقد ذلك, لقد كنت أحتاج سماع هذا |
Bu konuda ciddi olduğunun daha önceden farkına varmalıydım çünkü tasarladığı diğer şeylerde ne denli ciddi olduğunu kanıtlamıştı. | Open Subtitles | وكان يجب على الأخذ فى الأعتبار أنه جاد فيما قال لأنه سبق وأثبت أنه جاد فى اشياء أخرى تناولها بالحديث |
Bu arada kafasının içine baktım ve ciddi olduğunu fark ettim ama ben ona istediğini veremem. | Open Subtitles | بينما ألقيت نظرة على رأسه بما يكفي.. لأدرك أنه جاد حيال هذا الأمر. ولكن لا استطيع إعطائه ما يرغب به. |
Evet, biliyorum ciddi olduğunu. Ben ciddiyim. | Open Subtitles | ـ بني ، هذا جاد ـ نعم أعرف أنه جاد |
Söylediği şeyin çok ciddi olduğunu düşüdüğümüz bir konudan bahsediyoruz. | Open Subtitles | . نحن نأخذ ما نعتقد أنه جاد جداً فيه |
Caleb de niyetinin ciddi olduğunu göstermek için onu öpmeye çalışmış. | Open Subtitles | و حاول هو أن يريها أنه جاد بتقبيلها |
Bana "küçük hanım" dediği zaman ciddi olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | في الاعتماد على الذات، أيها الشابة. أعلم أنه جاد حين يناديني "أيها الشابة". |
Bak, ciddi olduğunu düşünmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أعتقد أنه جاد فى ذلك |
Bono'nun yolunda ilerleme konusunda ciddi olduğunu anlaya kadar birkaç kez çıkmıştık. | Open Subtitles | لقد خرجنا معاً عدة مرات حتى أكتشفت أنه جاد بخصوص الذهاب أسفل طريق (برو بونو) |
ciddi olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | لذلك أعتقد أنه جاد للغاية |