Gerçi kimilerine çekici gelen belli bir kabalığı da vardı. | Open Subtitles | مع أنه كان لديه بعض الصفات التي قد يحبها البعض |
Demek oluyor ki ayakkabılarını giyip gitmesi için vakti vardı. | Open Subtitles | ذلك يعني أنه كان لديه الوقت ليرتدي حذائه و يغادر |
Sana bir sorusu olduğunu söyledi. Bana ne olduğunu söylemedi. | Open Subtitles | قال أنه كان لديه سؤال لك لن يخبرني ما هو |
Onunla bir süre konuştuktan sonra, hoşumuza gideceğini düşündüğü bir içeceği olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وتكلمنا معه لبرهة وقال أنه كان لديه بعض الخمر ودعانا لتناول البعض. |
Bence yanında zaten bir silah vardı, ama cinayet yerindeki vitrinde duran hançeri gördüğünde, kuşku ağının daha da genişleyeceğini düşündü. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان لديه سلاح مسبقاً عندما خطر له أن الخنجر و الذي كان في طاولة العرض في مسرح الجريمة |
Yani kahvesinde biraz krema vardı diyelim. | Open Subtitles | فلنقل فقط أنه كان لديه بعض الكريم فى قهوته |
Rutherford iyi bir bilimsel önsezisi vardı ve bence bir şeyler olacağına dair bir önsezisi vardı. | Open Subtitles | لقد كان رذرفورد يمتلك حدساً علمياً عظيماً و أعتقد أنه كان لديه شعور قوي بأن شيئاً ما كان على وشك الحدوث |
Bence buraya gelmeden önce o yara vardı. | Open Subtitles | أعني , أنا واثق تماما أنه كان لديه هذا قبل مجيئه إلى هنا |
- Evindeydi baba. Konukları vardı. | Open Subtitles | لقد كان فالمنزل يا أبي يبدو أنه كان لديه ضيوف. |
O iblis ölmeni isteseydi seni öldürürdü, şansı vardı sonuçta. | Open Subtitles | إذا كان هذا شيطان أرادك ميت من المؤكد أنه كان لديه الفرصة |
Ama siz hala derilerinin olduğunu ve hatta hala erkeğin yüzüğünün parmağında olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | قلت بأنّهم ما زال لديهم جلد عليهم و أنه كان لديه خاتم في إصبعه |
Rambaldi'nin teknolojiyi fiziksel olarak görebilen bir 16. yüzyıl kaşifi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | على كل حال نحن نعرف أن رمبالدى كان مخترع من القرن الـ 16 والذى يبدو أنه كان لديه رؤيه روحيه عن التكنولجيا |
Onun da senin için aynı şekilde hissetmiş olduğunu bilmelisin. | Open Subtitles | لابد أنك تعلم أنه كان لديه نفس الشعور تجاهك |
-Vicdanı olduğunu düşünseydim söylediklerine inanırdım. | Open Subtitles | , كما تري ، أنا أصدقك . إذا إعتقدت أنه كان لديه هذا الشئ |
Dövmesi olduğunu biliyorum. Bunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنه كان لديه وشم ، أنا أعلم ذلك |
Ön kapı kilitliydi bu da yapan kişi içerdeydi ya da tanıdığı biri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | و الباب الأمامي كان مقفلاً, مما يعني أن الشخص الذي فعل هذا إما أنه كان لديه مفاتيح للشقة أو أنه كان شخصاً هي عرفته |
Gitmesinin sebebi vücudunun görüntüsü ile ilgili bir endişesi olmasıydı ve bunun altında yatan sebebi keşfetmek istiyordu. | TED | وسبب ذهابه إلى هناك هو أنه كان لديه خوف من صورة جسده، وأراد استكشاف ما وراء ذلك. |
Howey'in e-kitaplarında hızlı bir geridönüş sistemine sahip olmasının, bunları yapmasını sağladığını düşünüyorum. | TED | أعتقد ان هاوي كان بإمكانه عمل كل هذا بسبب أنه كان لديه نظام سريع لمعرفة ردود الافعال للكتب الالكترونية |
Bununla devam etmeyeceğim, ama basit bir çözüm önermesi ilginçtir. | TED | لا أتفق مع كل ذلك ولكن من المثير للاهتمام أنه كان لديه حل بسيط |